Daha iyi odak ve dikkat sahibi olmakla birlikte hipokampüsün hacmini de arttırmış oluyorsunuz. | TED | إذ لا يتحسّن تركيزك وانتباهك فحسب، بل وتزداد سعة الحُصين أيضاً. |
ve daha da kötüleşiyor, çünkü bütün bu rakamlar yükseliyor çünkü bunlar genel olarak yaşa bağlı hastalıklar ve giderek daha uzun yaşıyoruz. | TED | وتزداد الأمور سوءًا، لأن كل هذه الأرقام في تزايد لأن هذه إلى حد كبير هي الأمراض المرتبطة بالعمر، ونحن نعيش مدة أطول. |
Çocukları daha az devamsızlık yapıyor ve daha başarılı oluyorlar. | TED | وتنخفض أيام غيابهم عن المدرسة، وتزداد إنجازاتهم. |
ve gün geçtikçe başkalarının acısının daha da az farkındayız | TED | و كما تزداد وتزداد, يقل ويقل وعينا بألاّم الأخرين. |
Yani ev işini ve çocuk bakımını paylaştıklarında, eşleri daha mutlu ve sağlıklı oluyor ve erkekler kesinlikle bunu da ister. | TED | عندما يشارك الرجال بآداء العمل المنزلي ورعاية الابناء، ستتحسن صحة زوجاتهم وتزداد سعادتهن، والرجال بالطبع يريدون ذلك. |
Ne kadar çok iş çıkarırsanız, o kadar değişik şeyle karşılaşırsınız ve tamamen özgün bir şeye gelme şansınız artar. | TED | كلما زاد إنتاجك، كلما حصلت على تنوّع أكثر وتزداد بذلك فرصك في الإتيان بشيءٍ مبدع حقاً. |
İnsanlar bencilce davranmaya başladığında insanlığın gelişimi geriye gidiyor ve işler herkes için çabucak kötüye gidiyor. | TED | حين يلتفت الناس للداخل وللوراء، ينعكس مسار التقدم الإنساني وتزداد الأمور سوءاً على الجميع بسرعة كبيرة. |
Maruz kalınan bu ayrımcılık sağlığımızı ve gelirimizi etkilemekte. Bu etkiler zaman geçtikçe üzerine eklenmekte. | TED | هذا التمييز يؤثر على صحتنا، رفاهنا ودخلنا، وتزداد التأثيرات بمرور الوقت. |
bu, Afrika'nın hızla büyüyen ve çaresizce iş arayan yetenekli gençlerle dolu şehirlerine enerji sağlamak demek. | TED | بل هي الطاقة لمدن أفريقيا التي تنمو بسرعة وتزداد فيها أعداد الشباب والأشخاص القادرين في حاجة ماسة للوظائف |
Birçok antibiyotiğe karşı dirençli bakteriler yaygındır ve giderek bazı nesiller mevcut tüm ilaçlarımıza karşı dirençliler. | TED | حالياً أصبحت البكتيريا المقاومة لكثير من المضادات الحيوية شائعة، وتزداد مقاومة بعض السلالات ضد جميع الأدوية الحالية. |
Bu kaos heryerde ve, ondan kurtulma yolu yok. | Open Subtitles | من كل هذه الفوضى وتزداد سوءاَ وسوءاَ ولا مجال للهرب منها |
ve sonra orada kök salmış gibi öylece dikilecek, kalbi küt küt atacak, ve her zaman yemin ederim ki, her kahrolası zaman, | Open Subtitles | ويتسمر فى مكانه .. وتزداد دقات قلبه وفى كل مرة أقسم أن هذا يحدث فى كل مرة |
ve sonra orada kök salmış gibi öylece dikilecek, kalbi küt küt atacak, | Open Subtitles | وعندها يقف مدوهشاً.. ويتسمر فى مكانه.. وتزداد دقات قلبه |
Bu işin her geçen dakika daha da pis kokmaya başladığını düşünüyorum. | Open Subtitles | أعتقد أن رائحة هذا الشيء سيئة وتزداد سوء كل دقيقة |
- ve daha da zenginleşiyor. - Altı, uğurlu sayımdır. | Open Subtitles | وتزداد ثراءا ان الستة هى رقم حظى |
Oldukça uzakta olmasına rağmen görebildiğim kadarıyla daha da yükseliyor. | Open Subtitles | وتزداد فى الارتفاع على بعد اميال قليلة |
Etrafındaki her şeyi yemeye başlar ve daha da büyür. | Open Subtitles | تبدأ بإلتهام كل شيء حولها وتزداد حجماً |
Bu şey ortasından geçtiği için artık daha da tehlikeliler. | Open Subtitles | وتزداد خطورة بسبب شقّ هذا الشيء لها |
Kadın, gündüzleri bir garip geceleri daha da mı garip oluyor? | Open Subtitles | أنها غريبة في النهار وتزداد غرابة بالليل - أنا أقول لك لك أنها بخير - |