Aynı anlama geliyor, bunu biliyorsun. Sadece söylemiyorsun. | Open Subtitles | يعني نفسي الشي, وتعرف ذلك ولا تريد أن تقولها |
Kusura bakma ama futbol sahası burada bitti ve sen de bunu biliyorsun. | Open Subtitles | آسف لكن آخر مكان يجب أن تكون فيه حالياً هو ملعب كرة القدم وتعرف ذلك |
Güç arayışında yüzlerce, binlerce insan öldürdüler. bunu biliyorsun. | Open Subtitles | قتلوا مئات بل آلاف الأشخاص سعياً للسلطة، وتعرف ذلك |
İyisin ve bunu biliyorsun yoksa burada olmazdın. | Open Subtitles | أنت جيد وتعرف ذلك ، وإلا لم تكن لتأتي إلى هنا |
Birinin diğeriyle hiç alakası yok ve bunu sen de biliyorsun. | Open Subtitles | ليس لها علاقة ببعضها وتعرف ذلك |
bunu biliyorsun. İlk seferimde oradaydın. | Open Subtitles | وتعرف ذلك كنت موجودا أول مرة قتلت فيها |
-Hayır, tamamen seninle ilgili. Ve sen bunu biliyorsun. | Open Subtitles | -لا، إنّه بشأنك يا رجل، كليّةً، وتعرف ذلك |
Senaryo harika ve bunu biliyorsun. | Open Subtitles | إنّه عظيم وتعرف ذلك |
bunu biliyorsun. | Open Subtitles | وتعرف ذلك جيداً. |
Sen bir kaçıksın. bunu biliyorsun. | Open Subtitles | أنت مجنون وتعرف ذلك |
Bu gerçekten saçmalık ve bunu biliyorsun. | Open Subtitles | بالتأكيد هذا سخيف وتعرف ذلك |
Beni sen mahvettin bunu biliyorsun! | Open Subtitles | لقد دمرتني، وتعرف ذلك! |
bunu biliyorsun, Altı. | Open Subtitles | ذلك مستحيل وتعرف ذلك يا (ستّة) |
- bunu biliyorsun. | Open Subtitles | وتعرف ذلك |
Vince'i severim, Ari. bunu biliyorsun. | Open Subtitles | أعشق (فينس) وتعرف ذلك |
Bu saçmalık ve sen bunu biliyorsun. | Open Subtitles | وتعرف ذلك |
Yanımdayken daha güvendesin ve bunu sen de biliyorsun. | Open Subtitles | أنت أكثر أمناً معي وتعرف ذلك. |
Tüm işin şov ve bunu sen de biliyorsun. | Open Subtitles | إنّك مجرد عرض وتعرف ذلك جيدًا |