| Saldırı, adam kaçırma ve çocuk istismarı iddialarıyla ilgili sorgulanacaksınız. | Open Subtitles | ،سيتم استجوابك بشأن قضيى اعتداء اختطاف وتعريض حياة طفل للخطر |
| Arkadaşlarım ve ben başladığımız işi sonlandırmak için her şeyi göze aldık. | Open Subtitles | لمْ اقُم بتضحيات وتعريض فريقي للخطر لِينتهي بنا المطاف من اين بدأنا |
| Bilirsin, D.U.I (alkollü araba kullanmak) ve gereksiz tehlike yaratmak. | Open Subtitles | ضدّ تهم القيادة وأنت ثمل وتعريض الٓاخرين للخطر |
| Ortaya bir çıngıraklı yılan bırakmak çok üzücü olur... ve masumları tehlikeye sokar | Open Subtitles | من المؤسف إحضار حية مجلجلة وتعريض الأبرياء للخطر ، ألا تظن ذلك؟ |
| Bağlılıkları benimki kadar tereddütsüzdü ve şimdi onlara gizli gizli dünyalarından çalarak Yıldız Geçidi programını ve insanlarını riske sokarak teşekkür ediyorsunuz. | Open Subtitles | كانت عزيمتهم شديدة مثل عزيمتي.. وتردون لهم المعروف الآن بالتسلل إلى عالمهم.. وتعريض شعبهم وبرنامج بوابة النجوم للخطر |
| Ağır ihmal ve kötü muameleden dolayı merkeze götürmek istiyorlar. | Open Subtitles | انهم يريدون اتهامها الاهمال وتعريض حياة الناس للخطر |
| Bizim yerimize kendilerini feda eden annene ve kız kardeşine borçluyuz yaşamımızı. | Open Subtitles | ندين لوالدتك ولأختك بأكثر من الهرب وتعريض أنفسنا للقتل |
| Madde bulundurma ve çocuğu tehlikeye atma suçlarına istinaden savunmanız nedir? | Open Subtitles | هل تقرّين بالحيازة وتعريض الطفل للخطر .. |
| Durumumu kontrol etmek ve iyileşme dönemimi kaliteli burbon ile tehlikeye atmak için gelmediğini biliyorum. | Open Subtitles | حسناً أنا أعلم أنك لم تأتي هنا فقط لتطمئن على حالتي وتعريض صحتي للخطر مع بعض البربورن الفاخر |
| Farklılığın hiçbir türü, benim hayatımı ve tanımadıkları diğer birçok insanın hayatını kurtarmak için olağanüstü mesafeler kat etmeye hazır olan ve kendi hayatlarını bu uğurda tehlikeye atan kurtarma görevlileri için fark etmemişti. | TED | و ايّ اختلافات من نوع آخر لم يُلتفت إالبها. كل تلك المسافة الطويلة التي كان رجال الانقاذ يستعد لقطعها، من أجل إنقاذي ، من أجل انقاذ ماستطاعوا. وتعريض أنفسهم للخطر، |
| Alkollü araba kullanmaktan, başkasının malına zarar vermekten ve çevrenin huzurunu bozmaktan tutuklusun. | Open Subtitles | وتعريض الناس للخطر والقيادة تحت تأثير الكحول -اجلس |
| Adalet Birliği sistemine girdiniz, kesin emirlere karşı çıktınız. ve hayatlarınızı tehlikeye attınız. | Open Subtitles | قمتم باختراق أنظمة "فرقة العدالة"، عصيان الأوامر وتعريض الحياة للخطر. |
| Bu işe araba kovalamak, araç yakmak ve polisleri tehlikeye atmak için girişmedim! | Open Subtitles | نحن لم نتفق علي أي من هذا مطاردات وسيارات مشتعلة وتعريض حياة الشرطة للخطر! |
| O halde madde bulundurma ve çocuğu tehlikeye atma suçlarına istinaden savunmanız nedir? | Open Subtitles | إذن، ما إلتماسكِ بـ الحيازة وتعريض طفل؟ |
| Şüphelinin ve sorguyu yapan kişinin beyin dalgaları arasında bir bağlantı kurduktan sonra, şüphelinin tüm anılarına ve düşüncelerine ulaşabiliyorlar. | Open Subtitles | "الاعتراض" يربط المشتبه به بالموجات الدماغية للمستجوب... وتعريض المستجوب لكل... ذكريات وأفكار المشتبه به |
| Samen Dosa ve eşini suikastle öldürmesi sonucu hüküm giymişti | Open Subtitles | ولقد أرسل كلا من "الدرين وكين" إلى السجن بتهمة إشعال النيران وتعريض حياة قس من "برونكس" للخطر "جوز ماندوزا" وزوجته "لورديز ماندوزا" |
| Tai Gable cinayetten ve tehlikeye sebebiyet vermekten tutuklusun. | Open Subtitles | (تاي غيبل)... أنت رهن الاعتقال بسبب القتل وتعريض الناس للخطر اللامبالي |
عربي 
إنجليزي 
فرنسي 
إسباني 
ألماني 
برتغالي 
تركي 