"وتنظر" - ترجمة من عربي إلى تركي

• bakıyor
• bakıp
• bakar
• bakıyorsun
• bakarak
• göz
• bakarsın
• bakıyordun
• bakmak
• bakıyorsunuz

Asansörde dikiliyorsunuz, kahvede oturuyorsunuz ve etrafınıza bakınıyorsunuz ve herkes telefonlarına bakıyor.
تقف في المصعد، تجلس في مقهى، وتنظر حولك، وكل شخص مشغول بهاتفه.

Bu davulu çeviriyorsunuz, kesiklerden, davulun içine doğru bakıp, animasyonun ortaya çıktığını görüyorsunuz.
وتقومُ بتدوير هذه الاسطوانة، وتنظر من خلال الشقوق إلى داخل الاسطوانة، وترى الرسوم المتحركة تقفز للحياة.

Madem uyanıksın, aşağıya gelip bir şeye bakar mısın?
بما أنك مستيقظ ، هل تمانع أن تنزل وتنظر إلى شيء ما لأجلي ؟

Ağzımdaki lokmayı sana sunuyorum ama ananı sikmişim gibi bakıyorsun.
أعرض عليك رشفة من شرابي وتنظر إليّ وكأنّي ضاجعت والدتك؟

Bunun en iyi yolu, doğrudan gözlerime bakarak gülümsemek ve başını sallamaktır.
أفضل طريقة هي أن تبتسم، تنكس رأسك، وتنظر لي مباشرة في العين

Köşede durup göz ucuyla kimsenin sana bakıp bakmadığını kontrol etmek.
تقف عند زاويةٍ ما وتنظر للآخرين بطرف عينك, لترى ما إذا كان هناك أحد ينظر إليك.

Sana yaklaşmalarına izin verirsin, gözlerinin içine bakarsın son vuruşu yaparsın.
تغريهم بالإقتراب منك وتنظر لهم عيناً بعين ثم تطرحهم أرضاً

Vaktini ona bakmakla geçiriyordun etrafında dönüp duruyordun. Ve yine ona bakıyordun.
لم تستطع التوقف عن النظر إليه، كنتَ تصرف النظر، ثم تعود وتنظر

Şimdi yalnız, arada onları çıkarıyor ve bakıyor onları nazikçe ve merakla elliyor ve onları takıp aynada kendini seyrediyor ve sonra sanki başka bir dünyada başka biri oluveriyor.
والآن , عندما تكون وحيدة تخرجهم وتنظر إليهم تحملهم برقة , وفضول ترتديهم وتنظر لنفسها فى المرآة

İşimiz bitti, banyoya doğru yürüyor, daha doğrusu yürümeye çalışıyor arkasına dönüyor bakıyor oradaki benim.
وانتهينا هي تمشي إلى الحمام تحاول المشي وتلتفت وتنظر

Orada oturup karına buna yapan adama bakıyor olmayı hayal edebiliyor musun?
أتحتمل الجلوس هناك وتنظر إلى الشخص الذي فعل ذلك بزوجتك؟

Ve anacığım bira bardağının dibinden tanrıya bakıp, ilahilerini söyleyemezsin.
و، أيتها الأم، لا يمكنك ان تتلو ترنيمتك وتنظر إلى الله من خلال قدح من البيرة، الآن، هل يمكنك؟

Seninle konuşurken bana bakar mısın?
هل بالإمكان أن تستدر وتنظر لي؟

Domuzun budunu keser ve çöpe atar, ve o buda bakar ve şöyle der, ''Bu mükemmel bir domuz eti parçası. Neden çöpe atıyorum ki?'''
فإنها تقطع مؤخرة قطعة اللحم وترميها بعيدا , وتنظر إلي هذه القطعة من اللحم مفكرة , " هذه قطعة جيدة من اللحم . لماذا سوف أتخلص منها ؟"

Geleceğe bakıyorsun, onu öylece oturup seyretmekle kalmıyorsun.
المشكلة في رؤية المستقبل، هو أنك لا تستطيع أن تجلس وتنظر إليه فقط

Orada kameranın arkasında, onlara bakıyorsun, bir an yaratıyorsun, uzayda bir obje.
تقف وراء الكاميرا وتنظر اليهن. تصنع لحظات و كتلة في الفضاء.

O kız bütün akşamı arkadaşlarınla konuşarak senin hakkında hikayeler sorarak Monica'nın fotoğraf albümlerine bakarak geçirdi.
هذه الفتاه امضت الليل بطولة في التحدث لاصدقائك تطلب سماع القصص عنك وتنظر لألبوم الصور الخاص بمونيكا

Bu hardal tarlasında atlayıp zıplayıp etrafa göz atması ve tavşanları bulması gerekiyordu.
لذا كان يجب عليها أن تصعد فى هذا الحقل وتنظر حولها بسرعة جداً لترىأينذهبتالأرانب.

Benimle işe çık istersen. Hoşuna gider mi, bakarsın.
يحسن بكَ مرافقتي، وتنظر إن كان العمل يعجبكَ

Sanki onunla kafana vurmuşum gibi bakıyordun bana.
وتنظر إليّ وكأنني هويت به على رأسك للتوّ.

Bu fikirleri benimsemek ve dünyaya tepeden bakmak?
أن تعتنق تلك الأفكار وتنظر إلى العالم نظرة استصغار؟

Bir denizaltının içinde oturuyorsunuz ve pencerenizden denizin altındaki küçük gölete bakıyorsunuz.
تخيل أن تكون جالساً في غواصة وتنظر من النافذة وترى بحيرة صغيرة من الماء تحت البحر.