Fakat orada yol kesikti ve dönmek zorunda kaldım. | Open Subtitles | لكن الطريق الإلتفافي كان مقطوعا وتوجب علي ان استدير. |
Eve geri dönmek zorunda kaldım. | Open Subtitles | وتوجب علي الذهاب للمنزل ..كل هذا الطريق قبل |
Yolu yanlış tarif etmişler. Bir kilometre yürümek zorunda kaldım. | Open Subtitles | ثم قاموا بانزالي مكان خاطئ، وتوجب علي أن أمشي لقرابة ميلاً. |
Ve yeniden başlamak zorunda kaldım, yani bilgisayara yatırım yaptım... | Open Subtitles | وتوجب علي البدء من جديد ولذا أشتريت جهاز محمول |
Konuşmamızı yarıda kesmek zorunda kaldım. | Open Subtitles | وتوجب علي انهاء لقائي معه |
Öğle molasında alışverişe çıktım, ellerim poşetlerle doluydu çıktığımda çantamı orada unutmuşum gelince de Diane'den yedek anahtarı almak zorunda kaldım. | Open Subtitles | ذهبت للتسوق في وقت الراحة المخصصة للغداء وكانت لدي الكثير من الأكياس وعندما غادرت العمل نسيت الحقيبة. وتوجب علي أخذ المفتاح الاحتياطي من (ديانا). |