Evet ama benim çağım değil. Buraya nasıl geldim? | Open Subtitles | أجل, لكن هذا ليس بزمني كيف حصل وجئتُ إلى هنا؟ |
Buraya, çok uzun zamandır meydana gelen doğal bir olaya şahit olmaya geldim. | Open Subtitles | وجئتُ هنا لأكون شاهداً على حدثِ طبيعي يحدثُ هنا |
Senatör'ün hayatını kurtardın. Seni eve götürmeye geldim. | Open Subtitles | لقد أتقذتِ حياة السيناتور وجئتُ لأُعيدُكِ إلى البيت |
Hediyesini sunmak için gelmiştim. | Open Subtitles | وجئتُ لتقديم هديّة |
Mike Anderson. Komiseri görmeye gelmiştim. | Open Subtitles | -أنا (مايك أندرسن) وجئتُ للقاء الملازم |
Yaptıklarımı yüreğim kaldırmadı ve çabucak sizi aramaya geldim. | Open Subtitles | ندمتُ على ما فعلت مباشرة وجئتُ للبحث عنك, |
Kocası öldü ve... ve onu teselli etmek için buraya geldim. | Open Subtitles | زوجها توفى و... وجئتُ إلى هنا كى أقدم لها التعزية. |
Buraya senden bir şeyler öğrenmek umuduyla geldim. | Open Subtitles | وجئتُ إلى هنا آملةً في التعلّم منكِ |
Buraya senden bir şeyler öğrenmek umuduyla geldim. | Open Subtitles | وجئتُ إلى هنا آملةً في التعلّم منكِ |
Ben de acele edip tarladan buraya geldim. | Open Subtitles | إستأذنت، وجئتُ إلى هنا من الحقول |
Uyuyuncaya kadar onu bekledim ve buraya geldim. | Open Subtitles | وانتظرتُ حتّى غطّت في نومها وجئتُ هُنا. |
Erkenden geldim ve her şeyi ayarladım. | Open Subtitles | .. وجئتُ مُبكّرًا، و حضّرتُ كل شيء |
Beth beni arayıp da Connor'dan bahsedince, ne hissedebilirim diye bakmak için hemen buraya geldim. | Open Subtitles | إتّصلت بي (بيث) وأخبرتني عن (كونور)، وجئتُ على الفور لأرى ما بإمكاني أن أشعر به. |
Onu bulmaya geldim. | Open Subtitles | {\fnAdobe Arabic}.وجئتُ بحثاً عنه |
Adım Macreedy. Buharlı trenle geldim. | Open Subtitles | أسمي (ماكريدي), وجئتُ في القطار البخاري |
Geri vermek için gelmiştim. | Open Subtitles | وجئتُ لإعادته. |