Yok, sadece otelden ayrıldı ve buraya geldi. O kadar. | Open Subtitles | لا، إنها للتو تركت الفندق وجاءت إلى هنا هذا كل ما في الأمر |
Onun yerine buraya geldi. Anlıyor musunuz? | Open Subtitles | وجاءت إلى هنا عوضاً عن ذلك. |
Amber kendini bir güzel benzetti buraya geldi ve Laura Clemensen'in yüzüğünü bana verdi. | Open Subtitles | لقد ضربت (أمبير) نفسها . وجاءت إلى هنا وأعطتني خاتم (لورا كليمنيسن) |
Edith sonunda bunu öğrendi ve ziyaret için buraya geldi. | Open Subtitles | الآن ، أعتقد أن (إيدث فيرلوك) أكتشفت ذلك، وجاءت إلى هنا لتقوم بزيارته. |