Birileri bu darbeyi sayı yayınına adapte edebilme yolunu bulmuş. | Open Subtitles | ثمة من وجد طريقة إرفاق هذا النبض مع بثّ الأعداد |
Fantezisini değiştirmemiş. Adetâ onu mükemmelleştirmenin bir yolunu bulmuş. | Open Subtitles | لم يغير من حلمه ولكنه وجد طريقة ليجعله مثاليا |
Beyinleri tek başına elde etmenin bir yolunu buldu ve kendisini zorlayan adama artık hizmetine ihtiyacı olmadığını söyledi. | Open Subtitles | حسنا، لقد وجد طريقة للحصول على الأدمغة بنفسه وأخبر الرجل الذي كان يبتزه أنه لم يعد يحتاج إلى خدماته |
Adeta hafıza kaybına sebep olan bir yol bulmuş gibi. | Open Subtitles | يبدو وكأنه قد وجد طريقة للتظاهر بفقدان الذاكرة |
Bombayı Mayıs'ta postalamak için bir yol buldu... ama Ağustos'a kadar da teslim edilmeyecekti. | Open Subtitles | وجد طريقة لارسال قنبلة في مايو لكن لايتم استلامها الا في اغسطس |
Serbest piyasada satmak için zekice bir yol bulduğunu söylüyorlar. | Open Subtitles | الشائعات تقول أنه وجد طريقة ذكية لوضعها في السوق المفتوح |
Eğer ruhunuzu bedeninizden ayırmanın bir yolunu bulursa onu cehenneme götürüp geriye sadece kara duman kalana kadar kızartır. | Open Subtitles | وإذا وجد طريقة للحصول على روحكِ، فسيأخذ هذه الروح إلى الجحيم لتتحمص هناك، إلى أنّ لا يتبقى شيء سوى الدخان الأسود. |
Atmosferin üstüne çıkacak bir yol bulabilirse tabii. | Open Subtitles | إذا وجد طريقة لنثره في مستوى عال في الأتموسفير |
Eğer ölmenin bir yolunu bulduysa, bizim de bunu bir an önce bulmamız lazım. | Open Subtitles | لو وجد طريقة للموت فعلينا أن نجدها وبسرعة |
Hayatımı kontrol ediyor. Babamın suçu.Numarayı yenmenin bir yolunu bulduğunu söylemişti. | Open Subtitles | وكان والدى على خطأ قال انه وجد طريقة لهزيمة هذا الرقم |
Kamerayı klinikte gizlemenin bir yolunu bulmuş. | Open Subtitles | وجد طريقة ما ليخفي ألة التصوير في العيادة |
Sanırım bu hayelet bir kaç dakikalığına, veya en azından onlara istediği şeyi yaptırtacak kadar bir süre, insanların içinde durmanın bir yolunu bulmuş. | Open Subtitles | يطارده كيف؟ اعتقد انه وجد طريقة للسيطرة على الناس لدقائق قليلة |
Birisi demiri bağlama yolunu bulmuş böylece kasayı iki boyut arasına koyabilmiş. | Open Subtitles | احدهم وجد طريقة لربط الحديد بحيث يمكن ان يكون بين بعدين |
Bu gece için beni hapishaneden uzak tutmanın yolunu bulmuş. | Open Subtitles | وجد طريقة لإبقائي بعيدا عن السجن لهذه الليلة. |
Adam bir suç dehası ve geleceğin için kupaya para saklamanın bir yolunu bulmuş. | Open Subtitles | ليعتني بإبنته الوحيدة؟ الرجل مجرم عبقري، ولقد وجد طريقة لوضع المال لمستقبلنا في الكأس، |
bu Sandia Ulusal Laboratuvarından. Jeff Brinker adında bir kişi kendiliğinden düzenlenen bir kodlama prosesi yapmanın bir yolunu buldu. | TED | هذه مختبرات سانديا الوطنية؛ رجل يدعى جف برنكر قد وجد طريقة للحصول على عملية تشفير ذاتية التكون. |
İz bırakmadan susturmanın bir yolunu buldu. | Open Subtitles | . المشتبه وجد طريقة لقمعهم دون ترك علامات |
Ne yaptığımı biliyorum, bazı şeyler kontrolüm altında ama sonunda o bunu da mahvetmenin bir yolunu buldu. | Open Subtitles | أتُقن ما أفعله، لديّ بعض السيطرة. ولكن وجد طريقة لتدمير ذلك أيضًا. |
Ona yaklaşmak için bir yol bulmuş ve onu bir şekilde tehdit etmiş. Belki de arabayı bile ona kullandırtmıştır. | Open Subtitles | وجد طريقة ليقترب منها و يهددها بطريقة ما |
A, onu tekrar susturacak bir yol bulmuş olabilir mi? | Open Subtitles | هل تظنون أن "A" وجد طريقة تجعل "ترافياس" يصمت! ؟ |
Belki de sen saklandığı yeri bulduktan sonra korkutuğu için, ya da dürtülerini yerine getirmek için başka bir yol buldu. | Open Subtitles | ربما أصبح خائفا بعد أن وجدتم مخبأه، أو.. ربما قد وجد طريقة اخرى لحك ما يزعجه. |
Sigaradan daha hızlı bir yol bulduğunu söyledi belki gidip onunla görüşmelisin. | Open Subtitles | قال أنه وجد طريقة أسرع من السجائر... وأنه ربما يجب أن تقابله هناك ؟ ... |
Yani bunu kim çaldıysa biz pazarlayamadan önce pazarlamanın bir yolunu bulursa bittik. | Open Subtitles | لذا سواء من سرقها إذا وجد طريقة ليبيعهاقبلأن نفعلهذا نحن ، فعندهاسيُقضىعلينا. |
Atmosferin üstüne çıkacak bir yol bulabilirse tabii. | Open Subtitles | إلى لابشري مغسول الدماغ -إذا وجد طريقة لنثره في مكان عال بالأتموسفير |
Ya, bir şekilde geri gelmenin yolunu bulduysa | Open Subtitles | ماذا لو بطرقة ما وجد طريقة للعودة |
Senin yaşlarındayken, hatta tam şu anki yaşındayken geçmişini hatırlamanın bir yolunu bulduğunu söylemişti. | Open Subtitles | حينما كان في مثل عمرك تماما في مثل عمرك قال أنه وجد طريقة تذكره بماضيه |