Tayvan ve Hong Kong'ta, seçim zamanı göz alıcı, dikkat çekici sokak tiyatroları yapılıyor. | TED | في تايوان وهونغ كونغ، يوجد عرض، عرض مبهر وجذاب في مسرح الشارع للانتخابات. |
63 yaşında kalça problemi olan babam romantik bir gece geçirirken ikimizin bir kadın ve bir adamın çekici ve nitelikli iki kişinin hayatlarının baharında... | Open Subtitles | على وشك الخوض في ليلة من الرومانسية بينما انا وانتي رجل وامراءة وكلانا حر,وجذاب |
O zengin ve çekici olabilir ama sen kendini borsada bir hisse gibi sattırmak için gençsin. | Open Subtitles | ومع ذلك فهو غنى وجذاب. ..انت ما ذلتى صغيره على ان يعاملك شخص كالمعتوهه.. |
O çok güvenilir ve sıcak ve rahatlatıcı ve içten ve seksi ve komik ve romantik ve tatlı ve bundan sonraki hayatımı onla geçirirken kendimi görebiliyorum. | Open Subtitles | انه امن وحذر و مريح ومألوف وجذاب وممتع ورومانسى وفاتن |
Bu izole dünyasında o o kadar deforme olmuş ve seksi haliyle, eski zamanlardan kalma radyosuyla dış dünya ile konuşur ve asla onlara dokunamazdı. | TED | أصبح في منفاه غريب جدا وجذاب جدا حيث تسنت له الفرصة في زمن مضى للحديث بالراديو للعالم الخارجي حيث لا يستطيعون أن يلمسوه |
Çünkü o, bilirsin, süper yakışıklı ve muhteşem biri, aynı zamanda aşırı havalı ve genital kılları bile çok iyi. | Open Subtitles | وسيم جدًا ورائع وجذاب جدًا وثري ولديه جسد جميل. |
Sen bir erkeksin, Geoffrey, büyük, güçlü ve çok çekici, | Open Subtitles | أنت رجل يا جوفري رجل كبير ، قوي ، وجذاب جداً |
Kusurlu bir malsın ama çekici ve etkileyicisin ve iyi bir hikaye anlatıcısısın. | Open Subtitles | أنت بضاعة تالفة لكنك فاتن وجذاب ويمكنك قيادة السرد |
Merakı onu saf, hatta çekici kılıyordu. | Open Subtitles | فضوله جعله يبْدو ضعيف، وجذاب حتى |
Bu çok çekici felçli adam mı? | Open Subtitles | سلاحنا السري الجديد مشلول وجذاب جدا ً |
Ve çekici ve zengin olmasına rağmen NASDAQ borsasında bir hisse senedi gibi işlem görmek için ...hele ki ismini bile hatırlamayacak birisi için veya sabaha hala evli olan birisi için ve son zamanlarda çok şüpheli kırmızı benekleri var. | Open Subtitles | ومع ذلك فهو غنى وجذاب. ..انت ما ذلتى صغيره على ان يعاملك شخص كالمعتوهه.. ...وكذلك لن يتذكر حتى اسمك.. |
Zeki, hoş, nazik, çok çekici. | Open Subtitles | هو ذكي وساحر ولطيف وجذاب كما تعلم |
Demek çekici ve gençmiş. Öyleyse ağzının tadını biliyormuş. | Open Subtitles | إذن هو شاب وجذاب ؟ ولديه حاسة تذوق جيدة |
Dördünüz de karşıma dikilmiş, hiçbir şey yapmadan durarak çekici ama tehditkar olmayan, çeşitli ırklardan oluşan CW dizilerinden fırlamış gibisiniz. | Open Subtitles | أربعتكم تقفون هناك مكتوفي الأيدي (تبدون كطاقم تمثيل مسلسل لقناة (سي دبليو متنوع الأعراق وجذاب لكن لا يصدر منه أي عدائية |
Zeki, usanmak bilmeyen, tatlı, komik, çekici bir adamla çalışma fırsatını kaçırdın. | Open Subtitles | ولايكل ولا يمل ولطيف وظريف وجذاب. |
Seni çok cool ve seksi buluyor, özellikle sac kesimini. | Open Subtitles | تقول انك لطيف وجذاب وتعجبها تسريحة شعرك |
Seni çok cool ve seksi buluyor, özellikle sac kesimini. | Open Subtitles | تقول انك لطيف وجذاب وتعجبها تسريحة شعرك |
Onu elde etmek için parlak ve seksi bir şeye ihtiyacın var. | Open Subtitles | تحتاج على شئ ناعم وجذاب للحصول عليها |
Çok da yakışıklı bir çocuk. " | Open Subtitles | المستأجر الممتاز وشاب جلطيف وجذاب |
Hastalıktan sonra " O belirtmekten mutludur ki, aşığının zengin, seksi, yakışıklı ve aristokratik bir çiftinin olduğunu keşfetmiştir." | TED | ولكن بعد ان اصيبت بمتلازمة " كابجراس " اصبحت سعيدة جداً وارتفعت سعادتها ورضاها للضعف وقالت عن شريكها انه حسن المظهر وجذاب ومثير جداً |
Çok zeki, yakışıklı bir adam olmalıymış. | Open Subtitles | لا بد أنه كان رجل ذكي وجذاب |