Beverly Hills'te, içinde ufak bir havuzla, köprüsü ve altın balıkları olan bir evde yaşardık. | Open Subtitles | نحن عِشنا في منزل في بفرلي هيلز وكان فيه بركة صغير وجسر و سمك ذهبي |
Etrafında hendek olan, asma köprüsü olan gerçek bir şato. | Open Subtitles | واحدة حقيقية ، مع خندق وجسر متحرك |
Daha çok bir kalenin su hendeği ve açılır kapanır bir köprüsü gibi olacak. | Open Subtitles | بل اقرب إلى خندق مائي وجسر متحرك |
dedim. Ben tam şuraya, şu tepeye ve bu tepeye inşaat ve kasabanın bütününe köprü yapmayı tavsiye ettim. | TED | وأوصيت ان يبنوا هناك ، على تلك التلة، وهذا التل، وجسر على طول الطريق الى البلدة. |
Benim bölgemde her geçit, her köprü her rıhtım, her hava limanı işaretlidir. | Open Subtitles | كل منزل وطريق وجسر وقارب ومطار يتم تحضينه. |
Bir tren ve bir köprü! | Open Subtitles | قطار وجسر لابد أن يكون شيئاً |
"Biz" kelimesi bir kaledir tatlım. Hendeği ve asma köprüsü olan. | Open Subtitles | الكلمة "نحن" هي قلعة بها خندق وجسر متحرك |
"Biz" kelimesi bir kaledir tatlım. Hendeği ve asma köprüsü olan. | Open Subtitles | الكلمة "نحن" هي قلعة بها خندق وجسر متحرك |
Amnok Nehri'nin üzerinde Dongboo köprüsü denilen uzak ama fazla korunmayan bir geçit var. | Open Subtitles | هناك حراسة بعيدة المدى على نهر (أمنوك) وجسر (دونغبو) |
George Washington köprüsü, Livingston Üniversitesi'nden yaklaşık 40 dakika uzaklıktadır, siz zaten bunu zaten biliyordunuz. | Open Subtitles | وجسر (جورج واشنطن) يبعد نحو 40 دقيقة عن جامعة (ليفينغستون) لكن ربما كنت تعرف هذا بالفعل |
Orada kurumuş bir nehir ve eski bir taş köprü var. | Open Subtitles | هنالك نهر جاف وجسر حجري قديم |
Bir de geçit vermez bir köprü var. | Open Subtitles | وجسر لا يمكن عبوره |
- İntihar notu, köprü... | Open Subtitles | رسالة إنتحار وجسر |