- Sizi Coulson'la yüz yüze görüştürürsem ajandasında boşluk oluşur mu? | Open Subtitles | -هل سينفتح برنامجه اليومي إذا كنا سنجعلك قريبا وجها لوجه مع (كولسون)؟ |
Coulson'la yüz yüze geleceğinin sözünü vermiştim ona. | Open Subtitles | لقد وعدته وجها لوجه مع (كولسون). |
Gerçek bir yapımcı ile yüz yüze görüşeceğim, bu inanılmaz. | Open Subtitles | لقاء وجها لوجه مع وكيل حقيقي؟ هذا لا يصدق |
Shannon ile yüz yüze konuşmanız gerek. | Open Subtitles | يجب ان تتكلم وجها لوجه مع شانن |
Seni öldürmek isteyen biriyle karşı karşıya olunca çok daha farklı olur. | Open Subtitles | انها مختلفة كثيرا عندما كنت وجها لوجه مع واحد يريد ان يقتلك. |
Sana şükürler olsun ki, bu çocuğu bana getirdin... en sonunda Nazarene' le karşı karşıya... geleceğim. | Open Subtitles | كل التمجيد لك سلم هذا الطفل لى ربما أتقابل وجها لوجه مع النصرانى فى النهايه |
Samantha cinsel geçmişini hatırlamaya çalışırken ben de şu ankiyle yüz yüzeydim. | Open Subtitles | بينما حاولت سامانثا أن نتذكر الماضي الجنسي لها، جئت وجها لوجه مع الحاضر الجنسي بلدي. |
Samantha kendi anlaşma bozucusuyla yüz yüze geldi. | Open Subtitles | سامانثا كان على وشك أن يأتي وجها لوجه مع اتفاق الكسارة لها. |
Bence, Harvey ile yüz yüze konuşmalıyız, bilirsin işte, ona sorunumuz hakkında direk bilgi verebilirim. | Open Subtitles | تعرف، أظن بأنه علينا أن (نكون وجها لوجه مع (هارفي تعرف، لذا يمكنني أن أستجوبه بشكل تام (سأغطي ذلك يا (سام |
O uzay gemisindeki uzaylılarla karşı karşıya gelmediğiniz için siz ikiniz çok şanslısınız. | Open Subtitles | أتعلمون أنتما محظوظين جدا انتما الاثنان لم تقابلوا وجها لوجه مع الغرباء الذين كانوا في تلك المركبة |
Sonunda kahramanımız düşmanı Ay Kralı'yla karşı karşıya gelmiş. | Open Subtitles | و في الأخير تقابل بطلنا وجها لوجه مع خصمه ملك القمر |
Bir gün İsa ile karşı karşıya geldim. | TED | يوم ما ، كنت وجها لوجه مع المسيح |
Ben Wade'le yüz yüzeydim yani. | Open Subtitles | ها أنذا وجها لوجه مع (بن وايد) |
Ertesi sabah işten önce Steve 'in çamaşırlarını ayıran Miranda yakınlığın gerçek anlamıyla yüz yüze geldi. | Open Subtitles | في صباح اليوم التالي قبل العمل، حين فرز ستيف وتضمينه في غسيل الملابس، و جاء ميراندا وجها لوجه مع المعنى الحقيقي من العلاقة الحميمة. |
Kraliyet arabası ana yola çıkmaya çalışırken Princip, hedefiyle yüz yüze geldi. | Open Subtitles | أثناء محاولة السيارة الملكية العودة للخلف للشارع الرئيسي وجد (برنسب) نفسه وجها لوجه مع هدفه |