Adımı duyduğun zaman yüzünü görmüş olmak için herşeyimi verirdim. | Open Subtitles | كنت ساضحى باى شئ لرؤية وجهك عندما سمعت اسمى |
Karınla telefonla konuştuğun zaman yüzünü gördüm. | Open Subtitles | رأيت وجهك عندما انتهيت من مكالمة زوجتك على الهاتف. |
Araban bozulduğunda yüzündeki ifadeyi, orada olup çok görmek isterdim. | Open Subtitles | تمنيت لو كنت هناك ورأيت وجهك عندما تعطلت سيارتك |
Timsah atladığında yüzündeki ifadeyi görmeliydin. | Open Subtitles | أنت كان يجب أن ترى النظرة على وجهك عندما قفز كروك إلى الخارج. |
Bunu anlamak için, onu gördüğünde yüzüne bakmak yeterliydi. | Open Subtitles | النظرة التي بدت على وجهك عندما رأيته كان مشهد لا يقدر بثمن |
Bu krepi yediğin andaki surat ifadeni çok merak ediyorum. | Open Subtitles | إني اتحرق شوقاً لأرى التعبير على وجهك عندما تأكل هذه |
Evet, zehirli sarmaşık ve bir çift kunduz bulduğunda yüzünün halini... görmek için geliyorum. | Open Subtitles | نعم، أنا فقط ذاهب لرؤية وجهك عندما يجد الجميع أن اللبلاب السام واثنين من حدب القنادس. |
Gibbs'in beni yollayacağını öğrendiğinde yüzündeki bakışı gördüm. Yine de iyi iş çıkardın tabi. | Open Subtitles | لقد رأيت النظره على وجهك عندما اختارنى جيبز للذهاب |
Ama sana sorduğum zaman yüzünü görmem gerek. | Open Subtitles | ولكنّي أريد رؤية وجهك عندما أسألك |
Bıçağı saplarken, yüzündeki ifadeyi görmek istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن أرى النظرة على وجهك عندما أطعنك بالسكّين |
Test sonucu negatif çıktığında yüzündeki ifadeyi gördüm. | Open Subtitles | رأيت تلك النظرة على وجهك عندما لم تظهر نتيجه في إختبار الحمل |
Evet, sana söyleyince yüzündeki ifadeyi görmek istedim. | Open Subtitles | أجل، أعلم، كنت أريد رؤية وجهك عندما أقول لك ذلك |
Şimdi esas eğlenceli kısım çünkü onları sana verdiğimi söylerken yüzüne bakıyorum. | Open Subtitles | الأن يأتى الجزء المرح لأننى يجب أن أنظر الى وجهك عندما أقول أنك ستقوم بتعيينهم |
Yaralandığında yüzüne dikiş atan doktor buydu. | Open Subtitles | هذا طبيب خيّط وجهك عندما اتلفه المُترحّل، "إيثان". |
Ana rahminden çıktığın anki surat ifadeni görmek güzel olurdu. | Open Subtitles | أودّ رؤية وجهك عندما تُقذف من قناة مهبليّة |
Benim zeki olduğumu sandığında surat ifadeni görmeliydin. | Open Subtitles | كان يجب أن ترى وجهك عندما ظننت أنني ذكياً |
Açtığında yüzünün halini görmek için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | لم أصبر لرؤية وجهك عندما ترينها |
Öldüklerini öğrendiğinde yüzündeki ifadeyi hatırlıyorum. | Open Subtitles | رؤية تلك النظره على وجهك عندما علمتي أنهما ماتوا |