Fakat ikimizin arasında bir fark var. Ben neden burada olduğumu açıklayabilirim. | Open Subtitles | ولكن الفرق بينى وبينك هو أنني أستطيع أن أفسر سبب وجودي هنا |
Yardıma muhtaç birisi olduğum için burada olduğumu düşünmenizi istemem. | TED | لا أريدكم أن تعتقدوا أن وجودي هنا لأنني أمثل قضية إنسانية. |
Burada olmamın tek sebebi bu. Başka bir sebep düşünemiyorum. | Open Subtitles | هذا هو سبب وجودي هنا ولا يوجد سبب أخر لوجودي |
Bugün Burada olmamın nedeni bu. Çünkü şu anda küresel bir öğrenme krizi ile karşı karşıyayız. | TED | وهو سبب وجودي هنا اليوم، لأننا اليوم نواجه أزمة تعلّم عالمية. |
Tesadüfen bulduğumuz şey günümüzde pozitif psikoloji denen şey, ki bu benim bugün burada olma ve her sabah uyanma nedenim. | TED | ما مررنا به هو شيء يسمى علم النفس الايجابي وهو سبب وجودي هنا اليوم وسبب استيقاظي في الصباح كل يوم |
Eğer burada olmam, sizin için bunu daha da zorlaştırıyorsa söyleyin, gideyim. | Open Subtitles | لو أن وجودي هنا يزيد الأمر صعوبة عليك, قلها، وسأرحل من هنا. |
Söylemem lazım. burada olmak biraz korkutucu. Yaşlı bir Amerikalı, Afrikalılar'a kendi kıtaları hakkında yeni bir şeyler anlatmaya çalışıyor. | TED | عليَ إخباركم، وجودي هنا شيء مثير أكثر مما تتخيلون، رجل أمريكي مسن يحاول أن يخبر الأفارقة شيئاً جديداً عن قارتهم. |
Neden burada olduğumu merak ediyorsundur. | Open Subtitles | انني هنا لـ انني اراهن على انك تتعجبين من وجودي هنا ؟ |
Bunu hiç bir zaman yanımdan ayırmıyorum, neden burada olduğumu hatırlatması için. | Open Subtitles | أبقي هذه معي دائماً لأتذكر سبب وجودي هنا |
Neden burada olduğumu bilmiyorsunuz, değil mi? | Open Subtitles | لا تملك فكرة عن سبب وجودي هنا أليس كذلك؟ |
Korkudan altıma sıçıyorum. Neden burada olduğumu bile bilmiyorum. | Open Subtitles | يا رجل, حتى أنني لا أعرف كم مضى على وجودي هنا |
Burada olmamın pek doğru olmadığının, uh, farkına vardım. | Open Subtitles | أدركت الآن أن وجودي هنا غير مناسب لا.. أرجوك.. |
Burada olmamın sebeplerinden biri, ifadelerin, en azından Brown and Williamson'ın ifadesinin şirkette... | Open Subtitles | واحد من أسباب وجودي هنا اليوم أنني أحسست أن بيانهم |
Burada olmamın sebeplerinden biri ifadelerinin açıkça şirkette ortak dil olan bir şeyi yanlış bildirmiş olmasıdır: | Open Subtitles | من أسباب وجودي هنا أنني أحسست أن تقديمهم خالف عمدا خالف بوضوح ما يجري فعليا في الشركة |
burada olma nedenim bu. Hepimizin burada olma nedeni bu. | Open Subtitles | انه سبب وجودي هنا ان السبب نفسه لوجودكم هنا |
burada olma nedenim bu. Hepimizin burada olma nedeni bu. | Open Subtitles | انه سبب وجودي هنا ان السبب نفسه لوجودكم هنا |
Anlamıyorsunuz! Benim burada olmam bile beni suçlu yapar. | Open Subtitles | أنتِ لا تفهمين شيئاً مجرد وجودي هنا يؤذيني أنا |
Bana daha tuhaf gelen şeyse hala burada olmam. | Open Subtitles | إنَّ الأمر الغريب بالنسبة لي هو وجودي هنا حتى الآن |
Tekrar burada olmak çok garip, nefes almak, hissetmek. | Open Subtitles | وجودي هنا يُعتبر شاذاً و كَوني أتنفس وأشعر مرة أخرى |
Söylediğini geri almaya çalışıyorsun, çünkü Burada olduğum için suçluluk duyuyorsun. | Open Subtitles | تريد أن تسحب كلامك لأنك تشعر بالذنب تجاه وجودي هنا |
Ekselanslarına, Burada bulunma nedenimin, kralın büyük oğlunu eğitmek olduğunu iletir misiniz? | Open Subtitles | هل تستطيع أن تبلغ معاليه أن الغاية من وجودي هنا |
Evet, kimin olduğunu biliyorum işte o yüzden buraya geldim. | Open Subtitles | أعلم، وأعلم من صاحب هذا القميص وهذا سبب وجودي هنا |
Söylenen bu. Bu tekrar oluyor. Bu yüzden burdayım. | Open Subtitles | حسنا ، هذا الامر يحدث من جديد وهذا سبب وجودي هنا. |
Buraya gelme sebebimi de biliyorsundur o zaman. | Open Subtitles | حينها أنت تعلم سبب وجودي هنا إذن |
İşte Buraya gelmemin asıl sebebi bu. Yaptığı şeyin intikamını almak için buradayım. | Open Subtitles | وهذا السبب الحقيقي لتواجدي هنا سبب وجودي هنا لأجعلكِ تدفعين الثمن |
Burada olduğunuz aklınızdan çıkıyor. Gerçekten de bir volkanın içindesiniz. | Open Subtitles | ،نسيت أمر وجودي هنا نوعاً ما أنا داخل البركان فعلياً |
Bakın, sizlere ve teşkilatınıza özellikle de bu departmana değer verdiğim için buradayım. | Open Subtitles | سبب وجودي هنا هو تقديري لكم وعلاقتي مع القسم وخاصة مع هذا المركز |