Bir yerlerde saklı bir ipucu olmalı. Oraya git ve onları oyala. | Open Subtitles | لابد من وجود دليل مخفي في مكان ما، إذهب إلى هناك وماطل! |
Aramızdakileri değiştiren bir şey olmuş olmalı. Neden böyle yaptığına dair bir ipucu olmalı. | Open Subtitles | حدث أمر وغيّر كلّ هذا لا بدّ مِنْ وجود دليل عن السبب |
Alisa bu odada öldürüldüyse kanıtı olmalı. | Open Subtitles | . لا دماء , لا سوائل , لا شيء لو قلتلت اليسا في هذه الحجرة لابد من وجود دليل على ذلك |
Hemen ardından, gizli ajansların çevremizde çalıştığına dair daha göze çarpıcı kanıtlar bulduk. | Open Subtitles | و ما لبثنا ان تاكدنا ب من وجود دليل على ان هناك مجموعات سريه تعمل من حولنا |
Yani kanıt olmasına rağmen,ilaç tedavinizin kötü olduğunu inkar mı ediyorsunuz? | Open Subtitles | اذا, على الرغم من وجود دليل تنكر ان أدويتكم سيئة؟ |
Yani kanıt olmaması, kanıt olduğunu mu kanıtlıyor? | Open Subtitles | اذن عدم وجود دليل هو دليل على الدليل؟ |
Buralarda bir yerde bir ipucu olmalı. | Open Subtitles | بصفحة ما هنا، لا بد من وجود دليل.. |
Buralarda mutlaka bir ipucu olmalı! | Open Subtitles | لابد من وجود دليل ما هنا |
Buralarda bir ipucu olmalı. | Open Subtitles | لابد من وجود دليل هنا |
Ama tehdit kanıtı yok, taciz yok... bir dava oluşturmak zor olacak. | Open Subtitles | ولكن مع عدم وجود دليل بتهديد أو مضايقة سيكون من الصعب فتح قضية. |
Son zamanlarda da sosyal medya kişilerin kendilerini gösterme fırsatlarını arttırdı, ama sosyal medyanın narsisizme yol açtığının kesin kanıtı olmadığını | TED | و قامت وسائل الإعلام مؤخراً بمضاعفة احتمالات تقدير الذات، رغم أهمية ملاحظة عدم وجود دليل واضح على تسبب الإعلام الإجتماعي في النرجسية. |
Gim Seon Ho'yu uyuşturucu kaçakçılığından tutuklamak için daha kesin kanıtlar lazım. | Open Subtitles | للقبض على مهرب مخدرات مثل كيم سون هو تحتاج لتقبض عليه بالجرم المشهود مع وجود دليل |
Sorun şu ki mahkeme çocuğun durumunun tehlikede olacağına dair sağlam kanıtlar bulmadan engel olmak istemiyor. | Open Subtitles | المشكلة هي أن المحكمة لا تريد التدخل إلا في حال وجود دليل قاطع على أن الخدمة الاجتماعية قد تعرضها للخطر |
Bu adam hakkında bir ipucu olabilir. | Open Subtitles | لابد من وجود دليل لتعقب هذا الرجل |
Büyükannenin davasına bakan dedektif, ortada başka birinin olduğunu gösteren bir kanıt olmasına rağmen mahkum edilmesini saptaadı, tamam mı? | Open Subtitles | إن التحري القائم على قضية جدتك حرص على أن تتم إدانته رغم وجود دليل يشير إلى شخص آخر، حسناً؟ |
Ama genç Pegg'e karşı gerçek bir kanıt olduğunu kabul edemem. | Open Subtitles | ولكن لا يمكنني تقبل ذلك دون وجود دليل ملموس ضد الشاب (بيج). |