ويكيبيديا

    "وجود دليل" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • ipucu olmalı
        
    • kanıtı
        
    • kanıtlar
        
    • bir ipucu
        
    • kanıt olmasına
        
    • kanıt olduğunu
        
    Bir yerlerde saklı bir ipucu olmalı. Oraya git ve onları oyala. Open Subtitles لابد من وجود دليل مخفي في مكان ما، إذهب إلى هناك وماطل!
    Aramızdakileri değiştiren bir şey olmuş olmalı. Neden böyle yaptığına dair bir ipucu olmalı. Open Subtitles حدث أمر وغيّر كلّ هذا لا بدّ مِنْ وجود دليل عن السبب
    Alisa bu odada öldürüldüyse kanıtı olmalı. Open Subtitles . لا دماء , لا سوائل , لا شيء لو قلتلت اليسا في هذه الحجرة لابد من وجود دليل على ذلك
    Hemen ardından, gizli ajansların çevremizde çalıştığına dair daha göze çarpıcı kanıtlar bulduk. Open Subtitles و ما لبثنا ان تاكدنا ب من وجود دليل على ان هناك مجموعات سريه تعمل من حولنا
    Yani kanıt olmasına rağmen,ilaç tedavinizin kötü olduğunu inkar mı ediyorsunuz? Open Subtitles اذا, على الرغم من وجود دليل تنكر ان أدويتكم سيئة؟
    Yani kanıt olmaması, kanıt olduğunu mu kanıtlıyor? Open Subtitles اذن عدم وجود دليل هو دليل على الدليل؟
    Buralarda bir yerde bir ipucu olmalı. Open Subtitles بصفحة ما هنا، لا بد من وجود دليل..
    Buralarda mutlaka bir ipucu olmalı! Open Subtitles لابد من وجود دليل ما هنا
    Buralarda bir ipucu olmalı. Open Subtitles لابد من وجود دليل هنا
    Ama tehdit kanıtı yok, taciz yok... bir dava oluşturmak zor olacak. Open Subtitles ولكن مع عدم وجود دليل بتهديد أو مضايقة سيكون من الصعب فتح قضية.
    Son zamanlarda da sosyal medya kişilerin kendilerini gösterme fırsatlarını arttırdı, ama sosyal medyanın narsisizme yol açtığının kesin kanıtı olmadığını TED و قامت وسائل الإعلام مؤخراً بمضاعفة احتمالات تقدير الذات، رغم أهمية ملاحظة عدم وجود دليل واضح على تسبب الإعلام الإجتماعي في النرجسية.
    Gim Seon Ho'yu uyuşturucu kaçakçılığından tutuklamak için daha kesin kanıtlar lazım. Open Subtitles للقبض على مهرب مخدرات مثل كيم سون هو تحتاج لتقبض عليه بالجرم المشهود مع وجود دليل
    Sorun şu ki mahkeme çocuğun durumunun tehlikede olacağına dair sağlam kanıtlar bulmadan engel olmak istemiyor. Open Subtitles المشكلة هي أن المحكمة لا تريد التدخل إلا في حال وجود دليل قاطع على أن الخدمة الاجتماعية قد تعرضها للخطر
    Bu adam hakkında bir ipucu olabilir. Open Subtitles لابد من وجود دليل لتعقب هذا الرجل
    Büyükannenin davasına bakan dedektif, ortada başka birinin olduğunu gösteren bir kanıt olmasına rağmen mahkum edilmesini saptaadı, tamam mı? Open Subtitles إن التحري القائم على قضية جدتك حرص على أن تتم إدانته رغم وجود دليل يشير إلى شخص آخر، حسناً؟
    Ama genç Pegg'e karşı gerçek bir kanıt olduğunu kabul edemem. Open Subtitles ولكن لا يمكنني تقبل ذلك دون وجود دليل ملموس ضد الشاب (بيج).

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد