Pozitif ve iyi olması, onu aptalca veya bilinen bir şey yapmaz. | Open Subtitles | تعرف، فقط لأنه إيجابي وجيد لا يجعله سخيف أو تافه. |
Kendisini asil ve iyi zanneden birisi için çalışıyorsun, buna da saygı duyarım ama sorun şu ki o öyle birisi değil. | Open Subtitles | تعتقد أن رئيسك نبيل وجيد أحترم ذلك, المشكلة هي أنه ليس كذلك |
Kim olduğunu biliyorum, ne kadar büyük, güçlü ve iyi biri olduğunu. | Open Subtitles | أَعْرفُ مَنْ أنت، كَمْ كبير وقوي وجيد أنت. |
- Sen de bir vampir için çalışıyorsun. - Aslına bakarsan o iyi ve asil birisi. | Open Subtitles | ــ أنت تعمل مع مصاص دماء ــ الذي في الحقيقة, نبيل وجيد |
Bunların hepsi iyi ve güzel, ama biz Yol Savaşçısı yapabiliyoruz. | Open Subtitles | هذا كله حسن وجيد, لكننانستطيعأن نفعلإطلاقةطريق المحارب. |
Anlatıyorum ya. Onunla beraberken dünyadaki her şey daha basit ve güzel. | Open Subtitles | أخبرك يا رجل , مجرد البقاء معها يذكرني بكل ما هو بسيط وجيد بالعالم |
Deneyin soylu ve iyi bir amacı vardı. | Open Subtitles | كان الغرض الأصلي من هذه التجربة نبيل وجيد |
Bu diğer adam benim tanıdığımın yarısı kadar dürüst ve iyi ise Tanrının yüreğindeki erdemi göreceğine eminim. | Open Subtitles | إذا كان ذلك الرجل الآخر بنصف صدق وجيد مثل الرجل الذي أعرفه أنا متأكدة أن الرب يري الخير فيه |
"Agathos" kelimesini eklediğinizde "güzel ve iyi" anlamına gelir. | TED | وعندما تضيفون الكلمة اليونانية القديمة "أغلتوس" التي تعني "جميل وجيد". |
Çok cesur ve iyi biriydi. | Open Subtitles | . أنة شجاع جداً وجيد جداً - . جدى يقول هذا أيضاً - |
Çok cesur ve iyi biriydi. Dedem bunu da söyledi. | Open Subtitles | . أنة شجاع جداً وجيد جداً - . جدى يقول هذا أيضاً - |
Hiçbir şey. Kalbin bir hayvanın acı çekmesine dayanamıyor, bu asilce ve iyi bir şey. | Open Subtitles | قلبك يتألم لما يعانيه هذا نبيل وجيد |
Dürüst ve iyi biri olacağıma da yemin ediyorum. | Open Subtitles | وأقسم رسمياً أن أكون صادق وجيد |
O bir çapkın, yalan söylemekte iyi ve çok kötü bir siniri var ve bencil de. | Open Subtitles | .. إنه زير نساء، وجيد بالكذب .. لئيم، مزاجه حاد .. وانان ايضاً، كل هذا ومع ذلك |
Eğer Çin karbon gazları sorunu ile mücadele edecek derecede enerji güvenliği yada kapasiteyi geliştirirse, ki bizim için iyi olduğu gibi Çin içinde iyi ve başkalari içinde iyi olacaktir. | TED | لو أن الصين طورت مصادر طاقة أكثر أمانا وقدرة أعلى على التعامل مع مشكلة انبعاث الكاربون لديها، سيكون الأمر جيدا لنا، كما هو جيد للصين وجيد للآخرين كلهم. |
Ve bunların hepsi çok iyi ve hoş. | TED | وهذا امرٌ رائع .. وجيد |
Sen iyi ve kaliteli bir insansın.. | Open Subtitles | انت شخص صالح وجيد |
O iyi ve nazik bir adam! | Open Subtitles | أنه رجل محترم وجيد. |
Sadece üç olsam iyi ve hoş olurdu | Open Subtitles | الرقم ثلاثة سيء وجيد |
Herkesin özel ve güzel bulduğu bir ikizim olsa ne yapardım bilmiyorum. | Open Subtitles | إذا كان لدىّ توأم يعتقد الجميع أنه مميز وجيد |
Hayatındaki gelişmeler gittikçe benim dışımda gerçekleşiyor ve bu normal ve güzel bir şey ama zor da. | Open Subtitles | على أي حال، انها المزيد والمزيد من حياتك يحدث بعيدا عني وهذا من الطبيعي وجيد لكنه صعب |