İkinizi de kafese tıkarım orada birbirinizi yersiniz ta ki biriniz geberene diğeriniz de idama gidene kadar. | Open Subtitles | يُمكنني وضعكُما معاً في ذلكَ القفَص حيثُ يُمكنكما أن تضربا بعضكما حتى يموتُ أحدكما و الآخَر يُصبحُ في وحدَة الإعدام |
Eğer aleyhine bir delil bulacak olursam idama gidersin. | Open Subtitles | و لو وجدتُ أي دليلٍ داعِم، ستذهَب إلى وحدَة الإعدام |
Jefferson Keane'in olduğu bölüm, idama gidişi ve böbreğini kardeşine vermesi beni gerçekten etkiledi. | Open Subtitles | ذلكَ المقطَع حولَ كون (جيفيرسون كين) في وحدَة الإعدام و تبرعهُ بكليتِهِ لأُختِه. لقد أثَّرَ ذلكَ فيَّ حقاً |
Cyril ya akıl hastanesine gidecek ya da idama. | Open Subtitles | إما أن ينتهي (بسيريل) المطاف في المصحَة العقليَة أو وحدَة الإعدام |
Bence sen böyle bir insansın, ve Tanrı'dan keşke idam koğuşunda kalsaydın diye diliyorum. | Open Subtitles | هذا هوَ النوع منَ الرِجال الذي أعتقدُ أنكَ عليه و أتمنى لو أني تركتكَ في وحدَة الإعدام |
Bu idam koğuşu muhabbetinden artık sıkıldım. | Open Subtitles | لقد سئمتُ منَ السماعِ عَن وحدَة الإعدام |
Yeni evin idam koğuşu olacak. | Open Subtitles | سيكون مكانَك الحقيقي هوَ وحدَة الإعدام |
Bugün idam koğuşuna götürülecek. | Open Subtitles | سيُنقَل اليوم إلى وحدَة الإعدام |