Bir virüsü oymanın tek sebebi onu tasarımlaşmış proteinle doldurup birine enjekte etmektir. | Open Subtitles | هو لملئة ببروتينات معدلة جينياً وحقنه بجسم احد ما والسبب الوحيد لفعل ذلك |
Böylece, bir süzüntü yaptı, tümörü filtreden geçirdikten sonra elde ettiği sıvı olan bu filtreyi aldı ve onu başka bir tavuğa enjekte etti ve yeni bir tümör elde etti. | TED | قام راوس بالترشيح أخذ السائل الذي حصل عليه بعد ترشيح الورم، وحقنه في دجاجة أخرى، فحصل على ورم آخر. |
Kanındaki plazmayı kullanıp doğrudan hastalara enjekte etmemizi istiyor. | Open Subtitles | إنه يريد استخدام البلازما من دمها وحقنه مباشرة في المرضى |
Ve takımım ona kontrast maddeyi enjekte etti | Open Subtitles | وحقنه فريقي بمادةٍ ظليلة |
Barnes'a evinde tuzak kurdunuz ve kalp krizi geçirmesi için ona potasyum klorür enjekte ettiniz. | Open Subtitles | قمت بمهاجمة (بارنس) من منزله، وحقنه بكلوريد البوتاسيوم لإصابته بنوبة قلبية |