Burnum akıyor, boğazım acıyor ve vücudum ağır geliyor ya da buna benzer bir şey. | Open Subtitles | أنفي يسيل وحلقي يؤلمني وأشعر بثقلٍ في جسمي أو شيئاً كهذا |
O halde sanırım durup dururken gözlerim kurudu ve boğazım ağrıdı. | Open Subtitles | حسناً، أعتقد أن عيني جافتين وحلقي يؤلمني بلا سبب |
Orada donup kaldım, yüreğim parçalara ayrılıyordu, boğazım düğümlenmişti... söyleyecek hiç bir şey bulamadım. | Open Subtitles | فوقفت مصدومة في مكاني حيث انقبض قلبي وحلقي يشتعل ولم يكن لدي شئٌ لأقوله |
Mesela midemde, boğazımda hatta kulaklarımda hissediyorum. | Open Subtitles | مثل ما يحدث في معدتي وحلقي وحتى في أذني |
Artık boğazımda ve ağzımda neden lateks kalıntısı bulduğunu biliyorsun Abby. | Open Subtitles | "الآن أنت تعلمين لما عثرتِ على آثار من "اللايتكس" في فمي وحلقي يا (آبي)." أجل، أنا أفعل يا (يزيد). |
Bu bana bir fikir verdi, toroid şekilli geometri. Karadaki binası için merkezi yer altında olan, ada binası için de, gökyüzündeki merkezinde bir toroid. | TED | و ولد هذا فكرة وجود ملف حلقي لهندسة التوليد، مع وسطها -- واحدة مع مركزها في أعماق الأرض للبناء الجانبي، وحلقي مع مركزه في السماء لبناء الجزيرة. |
Dersim çok zordu. boğazım ağrıyor. | Open Subtitles | واجهت جلسة صعبة اليوم وحلقي يؤلمني |
Başım ağrıyor bir de boğazım. | Open Subtitles | ..رأسي يؤلمني وحلقي |
- Ve boğazım düğümlenmeye başladı. | Open Subtitles | وحلقي بدأ في الإنغلاق |