Partilere Yalnız gitmek istemiyorsan birileriyle çıkmaya başla. | Open Subtitles | إن كنتِ لا تريدين الذهاب وحيدةً إلى الحفلات، فعودي للمواعدة مرةً أخرى |
Annem çok güzel, ama çok da Yalnız bir kadındı. | Open Subtitles | أمي كانت امرأة بارعة الجمال و وحيدةً جداً. |
Artritim yüzünden artık Yalnız yaşayamazdım. | Open Subtitles | مع إلتهاب مفاصلي لا أستطيع العيش وحيدةً بعد الآن |
Odada tek başına oturup porno izlemekten daha iyi değil miydi? | Open Subtitles | ألم يكُن هذا أفضل من البقاء وحيدةً في غرفتِكِ ومشاهدة الإباحيات؟ |
Römork parkında oyun şovları izleyerek tek başına öldün. | Open Subtitles | متِ وحيدةً في مقطورة الحديقه أثناء مشاهدتكِ لبرامج الألعاب |
Villamda tek başıma oturup geçmişimi tekrar yaşamamı mı? | Open Subtitles | أن اجلس في قصري الأنيق وحيدةً محاولةً استرجاع الماضي؟ |
Fırtına yarın buraya varacak ve bekleyecek olursam sonsuza kadar kaybolup yapayalnız kalabilir. | Open Subtitles | ستحلّ العاصفة غداً. و إن انتظرت، قد تضيع إلى الأبد. ستكون وحيدةً تماماً. |
İçeride bir başına bırakınca, korkup, kendini toplayacağını sanıyorsun. | Open Subtitles | تعتقد أن تركها هناك وحيدةً سيخيفها لتقويم سلوكها ؟ |
Herkesten fazla siz bilmeliydiniz bayan Vale gece vakti tek başınıza? | Open Subtitles | أنت من بين كل الناس، ينبغي أن تعرفي أكثر، آنسة فيل وحيدةً .. في الليل؟ |
Büsbütün Yalnız kalıp, seninle konuşmaya başlayacağımdan, ve durmadan arayıp, | Open Subtitles | أنت تخاف مني بان ابقى وحيدةً طوال الوقت؟ وأن أبدأ احادثك وأن أتصل بك طوال الوقت |
Sence bunun seni babanla tamamen Yalnız olmak riskiyle ondan ayırması mümkün mü? | Open Subtitles | هل تظنّين أنّه من المحتمل أنَّ انفصالك عن أبيك هو المخاطرة بالعيش وحيدةً كليّاً؟ |
Ömrümün sonuna kadar Yalnız olacağım, biliyorum. | Open Subtitles | سأكون وحيدةً لبقيّة حياتي، و لا بأس بهذا |
Sadece tüm günü annemle Yalnız geçirip, iyi olacağın konusunda emin misin? | Open Subtitles | أنت متأكدة أنك ستكونين بخير؟ تقضين اليوم بأكمله وحيدةً مع أمي؟ |
Hayır, hayır. Yalnız dans edebileceğini ve iyi olacağını biliyorum. | Open Subtitles | كلا، كلا، أعلمُ أنّ بإمكانكِ الرقص وحيدةً أعلم أن ذلك سيكون لا بأس به |
Ben 30 ve katoliğim ve ışıklı noel kazağımı giyip, papağanlarla konuşup Yalnız öleceğim. | Open Subtitles | أنا في الثلاثين، كاثوليكيّة، و سأموت وحيدةً في سترةِ عيد الميلاد المضيئة مخاطبةً الببغاوات. |
O gece karının tek başına araba kullanmasına izin verdiğin için öldü çünkü sahne ışıklarını seviyordun! Rol yapmayı kes! | Open Subtitles | تركت زوّجتك تقودُ وحيدةً بتلك الليلة لذا ربما ماتت لأنّك تحبُّ البروز. |
O kadar usluydu ki, onu beş yaşındayken tek başına bırakabilirdik. | Open Subtitles | لقد كانتَ حقًّا مهذبة, كان من الممكن أنْ نتركها وحيدةً عندما كانت بالخامسة من عمرها. |
Ama onu tek başına bırakmayacağıma söz verdim. | Open Subtitles | ولكنَّني وعدتها بأنَّني لن أتركها وحيدةً هنالك تواجهُ المخاطر |
Şimdi de nu köşeyi dönüyorum, yine tek başıma. | Open Subtitles | والآن ألتفُّ عبر الزَّاوية، وحيدةً تماماً أيضاً |
Babamın yazlık evinde tek başıma oturup yazıyorum. | Open Subtitles | أجلس وحيدةً في منزل والدي لفصل الصيف وأكتب. |
Beni bu şekilde, boşlukta yapayalnız bırakamazsınız. | Open Subtitles | لا يمكنك أن تتركني بهذه البساطة وحيدةً بالكامل وسط هذا الفراغ |
Prenses, odasında yapayalnız, canına kıymaya hazırlanıyordu. | Open Subtitles | وحيدةً في حجرتها، تستعدّ الأميرةُ لإزهاقِ روحها. |
Mecbur bırakıldığın bu hayatı bir başına, bir mağarada yaşadığını görmek... | Open Subtitles | برؤيتي الحياة التي قُضي ...عليكِ عيشها ...وحيدةً في هذا الكهف |
Burada tek başınıza olacaksınız. | Open Subtitles | ستكونين وحيدةً هنا. |