Ama Londra'da yalnız bir kadının tek başına ilerlemesinin kolay birşey olmadığını öğrendim. | Open Subtitles | لكني اكتشفت أن التجول وحيدة في لندن لم يكن أمراً سهلاً بالنسبة لامرأة |
Sonra da kendini Eola County Psikiyatrisinde buldu. tek başına. | Open Subtitles | و إنتهي بها الأمر وحيدة في مستشفي إيولا للأمراض العقلية |
Böyle bir yerde tek başına kalmak eğlenceli olmasa gerek. | Open Subtitles | ليس من الممتع ان تكوني وحيدة في الحفلات كما الان |
Ve günün sonunda bu işte yalnız olduğumu kabul edeceğim. | Open Subtitles | وسأقبل في نهاية اليوم أنِّي وحيدة في هذا الامر |
Yatağında yalnız başına uyumaktan sıkılmaz mısın? | Open Subtitles | ألم تشعري بالملل؟ وأنتِ وحيدة في فراشك الصغير؟ |
Bu konuda yalnız olabilir ama bence bu soruşturma boyunca birimiz rasyonel kalmalı. | Open Subtitles | ربما أكون وحيدة في هذا ولكن على أحدنا أن يحتفظ بالعقلانية البشرية خلال هذا التحقيق |
Günümüzde dini manzarada IKAR tek başına değil. | TED | ليست أيكارا وحيدة في المشهد الديني اليوم. |
Komşumuz ve hapishanede tek başına, korkmuş durumda. | Open Subtitles | إنها جارتنا وهي وحيدة في هذه المقاطعة،ومذعورة |
Bütün gün çalışmak için ve şükran günü tek başına bir ağacı bile olmayan bomboş evde oturmak için. | Open Subtitles | لذا يمكنك العمل طوال اليوم والذهاب لبيتك وحيدة في عيد الميلاد لمنزل فارغ حتي بدون شجره |
Buradan kızın evde tek başına olduğunu... yaşlı kadından başka kimsenin onu ziyaret etmediğini... ve kadının aslında... babasının annesi olduğunu öğreniyoruz. | Open Subtitles | ونحن نكتشف أنها وحيدة في المنزل لا أحد يزورها سوى السيدة المسنة والتي هي في الواقع |
Bu koca evde tek başına kalmaktan çok korkuyorum. | Open Subtitles | أنا خائفة بعض الشي لكوني وحيدة في بيت كبير |
Sana önemli bir ameliyatı tek başına yapma şansı veriyor. | Open Subtitles | إنها تعطيك فرصة التحليق وحيدة في عملية كبيرة. |
Yağmurda tek başına yürümeyi hiç düşündün mü? | Open Subtitles | هل أخذت في إعتبارك المشي وحيدة في المطر ؟ |
Kim bilir hangi ıssız yerde, tek başına yalnızlıktan çürüyorsundur şimdi? | Open Subtitles | .وحيدة في مكان موحش .قد تكون تتعفن بشكل جيد |
Dev gökkuşağına tek başına hapsoldu. Renklerle çevrili. | Open Subtitles | وحيدة في وسط قوس قزح عملاق محاطة بالألوان |
Bir kadın için gecenin bir yarısı tek başına dolaşmak kötü olmalı. | Open Subtitles | إنه لأمر سيء تماما للمرأة أن تـكون وحيدة في الليل. |
Bu işte yalnız değilsin sen. - Biz varız. | Open Subtitles | هذا غير صحيح وتعلمين هذا لستِ وحيدة في هذا |
- Bu işte yalnız değilsin. | Open Subtitles | - أنت لست وحيدة في هذا |
Ölü annesiyle beraber kulübede yalnız başına oturmuyorsa tabii. | Open Subtitles | أجل، قد تكون في طريقها إلى هنا إلا إن كانت وحيدة في كوخ مع جثة أمها |
Evet, elimde bir et dondurucusunda yalnız başına oturan bir çocuk var ve Cabe ve Paige'in de kalbi kırık; | Open Subtitles | أجل، حسناً، لديّ شابّة تجلس وحيدة في فريزر لحم، |
Artık bu konuda yalnız değilsin. Bununla birlikte başa çıkacağız. | Open Subtitles | لستِ وحيدة في هذا سنتعامل مع هذا سويةً |
Bu konuda yalnız değilsin, Kono. | Open Subtitles | أنتِ لستِ وحيدة في هذا، (كونو) |