Ve aklıma size koruma teklif edebileceğim geldi. | Open Subtitles | وخطر لي الشيء الوحيد الذي بإمكاني تقديمه هو الحماية |
Bu sabah Joy'u giydirirken onu izliyordum ve gelecek hafta Joy'un doğum günü olduğu aklıma geldi. | Open Subtitles | كنت فقط، أراقبها وهي تضع الملابس على جوي هذا الصباح، وخطر لي أنّ عيد ميلاد جوي في الأسبوع القادم. |
Sen hepsine katılmadıkça benim de hiç birine katılmadığımı bilemeyeceğin aklıma geldi. | Open Subtitles | وخطر لي بأنك لن تعلم بأنك لن تعرف بأنني لم أحضرها مالم تحضرها كلها |
Burası uzun zamandır kapalıydı ve ben burayı Hıristiyan lunaparkı yapabileceğimi düşündüm. | Open Subtitles | إنها مغلقة منذ وقت طويل وخطر لي أن أحولها لمدينة للملاهي مسيحية |
Kulağa aptalca geliyor biliyorum ama bunun gibi şeyleri kendinize açıklamanın bir yolunu bulmalısınız. Belki de yaşlanıyorum diye düşündüm. | TED | قد يبدو الأمر سخيفاً إلا أن شعوراً بالإلحاح اعتراني لتفسير ما يحدث، وخطر لي أن يكون السبب عائد للتقدم في السن. |
Bundan sorumlu olan doktorun ofisini kullanabilirim diye düşündüm. | Open Subtitles | وخطر لي أن أستخدم مكتب الطبيب الذي كان المسؤول المباشر عن تدميره |
Teklifinizi göndermek üzereydim ki aklıma bir şey geldi. | Open Subtitles | كنت على وشك إرسال عرضك وخطر لي... |
Güney Vermont'taki apartmanı sattım boşanma davasında orayı kazanmama rağmen belki parasını sen almalısın diye düşündüm. | Open Subtitles | لقد قعتُ الشقة في مبنى فارمونت الشهرالماضي، ورغم أنني مررتُ بالطلاق وخطر لي بأنكِ ربما تأخذين ربحكِ من ذلك. |
Çikolata hakkında konuşuyorduk ve çikolatanın sana iyi geleceğini düşündüm. | Open Subtitles | كنّا نتحدّث للتو عن الشوكولاتة، وخطر لي بأنها ستفيدكِ |
Güney Vermont'taki apartmanı sattım boşanma davasında orayı kazanmama rağmen belki parasını sen almalısın diye düşündüm. | Open Subtitles | لقد قعتُ الشقة في مبنى فارمونت الشهرالماضي، ورغم أنني مررتُ بالطلاق وخطر لي بأنكِ ربما تأخذين ربحكِ من ذلك. |
Bunun çok havalı olduğunu düşündüm, arkadaşıma da hava atmak istedim, "Kuyruğundan tut ve ne yaptığını gör" dedim. | TED | وخطر لي أن هذا أمر رائع، وكنت أرغب في عرضها لصديقي، فقلت له: " أمسكها من الذيل، وشاهد ماذا ستفعل". |
Biraz dolaşıyordum ve onu bir ziyaret etmeyi düşündüm. | Open Subtitles | لقد كنت في نزهة وخطر لي أن أزوره |
Marie-Claire'i yanıma alayım diye düşündüm. | Open Subtitles | وخطر لي ان اصطحب (ماري كلير) |