tüm bu zamanda, tüm bu toplantılar ve başka birçoğu boyunca, salınım artmaya devam etti. | TED | وخلال كل هذه المقابلات ومقابلات أخرى كذلك، مازالت الانبعاثات في ارتفاع. |
tüm bu zaman, kozmik dengeyi sadece dualarının sağladığı düşüncesi dahil, toplumun duaları öğretilirken dünya sadece bir soyutlama olarak var olmaktadır. | TED | وخلال كل هذه المدة، العالم بالنسبة له هو عبارة عن تعبير تجريدي من خلال تعلمه قيم المجتمع متضمنة نظرية أن صلواتهم لوحدها تبقي على توازن الكون |
Son 15 yılımı ya da daha fazlasını dünyadaki hükümetlere tavsiyeler vererek harcadım, ve tüm bu zaman içinde yerel bir sorunun uluslararası bir problemmiş gibi düşünülerek, uluslararası bağlamda ele alınarak, diğerlerinin neler yaptığıyla karşılaştırılarak, yerel çalışmak yerine dışarıyla beraber çalışarak çüzüldüğünden daha etkili, iyi planlanmış ve çabuk bir çözüm yolunu görmedim. | TED | قضيت ما يقارب ال 15 سنة الأخيرة مقدمًا النصائح للحكومات حول العالم، وخلال كل هذه المدة لم أر أبدًا مشكلة واحدة محلية لم يمكن حلها بشكل خيالي، وفعًالي وسريع عندما نتعامل معها كمشكلة عالمية، عندما ننظر بالمنظور العالمي، نقارن كيف تعاملت بعض الدول مع هذه المشكلة، نجلب الآخرين معًأ ونعمل خارجيًا عوضًا عن العمل داخليًا. |