Bay Rassendyll, böldüysem bağışlayın ama sizinle dostça bir anlaşma yapmak istiyorum. | Open Subtitles | مستر راسينديل .. أعذرنى لمقاطعتك .. فى هذه اللحظه التى جاءت فى غير وقتها لكنى أود كلمه ودوده منك |
İlişkimizi yürütemedik diye arada bir dostça bir yemek yiyemeyeceğiz demek değil ya. | Open Subtitles | فقط لأننا انفصلنا لا يعني اننا لا نستطيع تناول وجبه ودوده صحيح؟ |
İlerleyen günlerde 1988'de aldığım bir Laura Ashley elbisenin hâlâ dolabımda durduğunu gördüm ve eski sevgilimi dostça aramanın vaktinin geldiğine karar verdim. | Open Subtitles | لاحقاً بذلك الأسبوع, عندما وجدت فستان "لورا آشلي" من عام 1988 مازال معلق بخزانتي قررت انه حان الوقت لإعطاء رفيقي السابق مكالمة هاتفية ودوده |
"Güvercinin ismi Sofia, ve arkadaş canlısı, sadık bir yaratıktır. | Open Subtitles | اسم الحمامه الزاجله "صوفيا" و هى ودوده و موثوق بها |
Size söylüyorum, bu adadaki köpekler hiçte arkadaş canlısı değil. | Open Subtitles | اخبرتكم ان على تلك الجزيره كلاب غير ودوده |
Hayır, Bayan Purcell arkadaş canlısı ve misafirperver görünmek istiyormuş. | Open Subtitles | لا, السيدة بيرسيل أرادت أن تُنظر اليها كشخصية ودوده , و مرحبه بالجميع |
O kadar arkadaş canlısı ki. | Open Subtitles | إنها ودوده جداً |
Beni tanırsın, dost canlısı bir kızımdır. | Open Subtitles | انت تعرفنى فأنا فتاه ودوده |