Woodall'ın ne için geldiğini sorduğumda neden bana Louis'den bahsetmedin? | Open Subtitles | لما لم تخبريني عن (لويس) عندما سألتكِ عن سببِ قذارةِ(ودوول)؟ |
Cahill'in bu soruşturmayı sırf Woodall senden nefret ettiği için yaptığını kanıtlamalıyız. | Open Subtitles | علينا بأن نثبت بأن (كاهيل)هو الوحيد بهذا التحقيق لأن(ودوول)يكرهك |
Yani, onun ofisindeydim ama sonra içeri Eric Woodall girdi, beni koridora çıkardı. | Open Subtitles | أعنيّ ,لقد ذهبتُ إلى مكتبه، لكنها بعدها أتى (ودوول)وأخذني، إلى الردهة. |
Bir sebepten dolayı Woodall, Forstman'ı bu işe dahil etmek istemiyor. | Open Subtitles | إلا لو كان لسببٍ ما أنّ(ودوول)لايريدُ بأن يدخل (فورستمن)بذلك. |
Bu, Forstman ve Woodall arasında doğrudan bir bağ kurmuyor. | Open Subtitles | ذلك لايثبتُ رابطاً مباشراً بين (فورستمن)و(ودوول). |
Woodall'a bir çanta dolusu para verirken çekilen görüntüleri mi? | Open Subtitles | صورةً له يسلّم لـ(ودوول)حقيبةً من المال ؟ |
Bir çanta dolusu para olmayabilir, çünkü eğer takip edilemez olsaydı Woodall üzerinde bir baskısı olmayabilirdi. | Open Subtitles | لن تكون حقيبة مال، لأنها لو كان يمكن تعقبها، لن تكون هنالكَ سيطرةٌ على (ودوول). |
Bu harika ancak Woodall'ın banka hesabına erişemeyiz. | Open Subtitles | هذا رائع ,لكن لايمكننا الوصول إلى حسابِ (ودوول)بالمصرف. |
Cahill'le Woodall'ı karşı karşıya getirmemizi söylüyorsun. | Open Subtitles | تريدُ مننا أن نجعل (كاهيل)ينقلب على(ودوول). |
Belki Woodall'ın geçebileceği sınırlar vardır, Cahill'in yoktur. | Open Subtitles | ربما هنالك حدود يود بان يتخطاها (ودوول). و(كاهيل)لن يتخطاها. |
Sen de Woodall'a vereceksin ve ne diyecek hep beraber göreceğiz. | Open Subtitles | وإنكَ ستعطيه (ودوول) وإنكَ سترى ماسيقول. |
- Peşimize düşen Woodall değil. | Open Subtitles | إنه ليس (ودوول)الذي يتقصى أمرنا. |
Eric Woodall'da aynı şeyi söylemişti. | Open Subtitles | هذا ماقالهُ (إيرك ودوول)بالضبط |
Evet ama dört hafta sonra aynı senatörler, Eric Woodall'ın New York SPK ofisinin başına geçmesi için görüşme ayarlamışlar. | Open Subtitles | أجل, لكن بعد أربعةِ أسابيع، هؤلاءِ الأعضاء نفسهم ساعدوا بتعيين (إيرك ودوول) لرئاسةِ مكتبِ لجنةِ الأوراقِ المالية والبورصات بنيويورك. |
Peki ya Woodall'a da koklattıysa biraz? | Open Subtitles | ماذا لو جعل (ودوول)يفعلُ ذلك أيضاً ؟ |
Beş dakika sonra da Woodall çıkageldi. | Open Subtitles | بعد خمسةِ دقائق ,يظهرُ (إيرك ودوول). |
Sana, Woodall'ın işini kaybettiğini Forstman'ın onu SPK'ya soktuğunu karşılığında da tek yapması gerekenin Forstman'ı korumak olduğunu söylüyoruz. | Open Subtitles | إننا نخبركَ بأن بعدما فقد (ودوول)وظيفته، لقد أعطاه (فورستمن)منصباً بلجنةِ الأوراقِ المالية والبورصات، وكل ماعليه بمقابلِ ذلك هو حمايةُ (فورستمن). |
Woodall, onun küçük balık olduğunu söyledi zaten. | Open Subtitles | لقد قال(ودوول)مسبقاً بأنها سمكةً صغيرة. |
Sizce Woodall hangi avukatı arar? | Open Subtitles | أيّ محامٍ تعتقدُ بأن يتصل به (ودوول)؟ |
Woodall'ın icabına bakıldı, diğer her şeyin de. | Open Subtitles | لقد تمّ التكفلُ بـ(ودوول)وكل شيء آخر. |