Ve bu insanların kendilerini devletin gaddar yönetiminden korumak içindi. | Open Subtitles | وذلك كان لكي يحمي الناس أنفسهم ضد حكومة طاغية عليهم. |
Ve ne oldu biliyor musunuz? 21. yüzyıl parası elde ettik Ve bu çığır açıcı bir olaydı. | TED | وخمنوا ماذا؟ كسبنا نقود القرن ال 21، وذلك كان فتحا. |
Aksi takdirde, o küçük kız artık o küçük kız gibi görünmeyecekti Ve bu da en az fotoğrafın hasar görmüş olması kadar trajikti. | TED | وإلا فإن تلك الفتاة الصغيرة لن تبدو مثل تلك الفتاة الصغيرة بعد الآن، وذلك كان بالتأكيد بقدر مأساوية تلف الصورة. |
Benim verildiğim hazırlık buydu, 17 yıl devletin çocuğu olduktan sonra. | TED | وذلك كان التجهيز الذي أعطوني اياه بعد مرور 17 عام كطفل الدولة. |
Ve diyebilirim ki bu çok belirgindi yaptıkları hemen her düzeltmede amaç buydu. | Open Subtitles | تقريبا كل تعديل قاموا به لذلك الجزء وذلك كان الهدف. وقمنا بتغيير هذا وهذا وهذا. |
Mevcut strateji bütün dünyayı ve binlerce yıllık insanlık tarihini birbirine bağlıyor. ki bu benim için kayda değer bir şey. | TED | وهذه الخطة امتدت حول العالم كله، وعبر آلاف السنوات من تاريخ البشرية، وذلك كان رائعاً جدا بالنسبة لي. |
Size gerçekten hayatımı değiştiren şeyi göstereceğim Ve bu henüz yeni gerçekleştirdiğim MoMa'daki performans. | TED | أريد أن أريكم الشيء الذي غير حياتي، وذلك كان العرض بمتحف الفن الحديث، والذي قمت به مؤخرا. |
Ve bu sadece Amerika'daki rakamlardı. | Open Subtitles | ثمانية ملايين شخص فقدوا وظائفهم , ستة مليون شخص فقدوا منازلهم , وذلك كان في الولايات المتحدة فقط |
Artık birlikte değiliz Ve bu senin seçimindi. | Open Subtitles | نحن لسنا معاً من الأن فصاعداً وذلك كان أختيارك |
Kendimi geri çektim Ve bu yanlıştı. | Open Subtitles | تعلمين, لقد انسحبت وذلك كان فعلاً غير أخلاقي مني |
Bana yalan söyledi George, Ve bu 1 numaralı kuraldı: | Open Subtitles | هي كذبت علي ياجورج وذلك كان القانون الاول : لا للكذب |
Ve bu komşularımızla olan barışın sonunun geldiği andı. | Open Subtitles | وذلك كان نهاية السلام بيننا و بين جيراننا. |
Birisi onu raporuma gizlice yerleştirmiş Ve bu adam da önemli bir terörist saldırısını durdurmada kilit rol oynamış. | Open Subtitles | -لكنّي لم أضعه في التّقرير . شخصٌ ما أدخل اِسمه في تقريري، وذلك كان مفتاح إيقاف هجوم إرهابيّ كبير. |
Evet, Ve bu hiç kötü mazeret olduğu, hangi, | Open Subtitles | نعم, وذلك كان اسوأ عذر على الاطلاق, والذى |
Bütün hayatımı kendime ruhsal bir insan olduğumu söyleyerek harcadım Ve bu yeterliydi. | Open Subtitles | قضيت طيلة عمري وانا اخبر نفسي بأني كنت متدينة وذلك كان كفاية بالنسبة لي |
Tüm hayatımı kendime ruhsal bir insan olduğumu söyleyerek harcadım Ve bu yeterliydi. | Open Subtitles | قضيت عمري وانا اخبر نفسي بأني متدينة وذلك كان كفاية |
İşte paranın çoğunu, Detektif Griffin'le buluşmadan evvel başka bir çantaya aktarmamım sebebi de buydu. | Open Subtitles | وذلك كان سبب قيامي بنقل المال الى حقيبة اخرى قبل مقابلة جريفن |
Evet, ona anne kaybının acısını yaşattın ve intikamı buydu. | Open Subtitles | أجل، إنّك جعلته يعاني فقدان أمه، وذلك كان انتقامه. |
Notunun amacı buydu, değil mi? | Open Subtitles | وذلك كان غرض الرسالة، أليس كذلك؟ |
Henry onu benim yerime koydu, anlarsın ya, bu benim için çok zor oldu. | Open Subtitles | لقد وضعها فى مكانى , كما ترين وذلك كان صعباً علىّ جداً |
AS: bu benim ilk öğrendiğim hikaye dersiydi. | TED | أ.س: وذلك كان أول درس قصة تعلمته. |