| Devletin yapma kabiliyeti var ve bu demek oluyor ki yasalar artık her zamankinden de önemli. | TED | فلدى الحكومة القدرة، وذلك يعني أن القانون أصبح أكثر أهمية مما سبق. |
| ve bu demek oluyor ki, birgün cevabı bulacağız. | Open Subtitles | وذلك يعني أن يوم ما قد نعرف حقاً. |
| (Alkışlar) Artık hepimiz birer eylemciyiz ve bu demek oluyor ki hepimizin teftiş hakkında endişelenmek için bir nedeni var. | TED | (تصفيق) نحن جميعا نشطاء الآن، وذلك يعني أن لدينا ما نقلق بشأنه بخصوص المراقبة. |
| Bu da tüm güzel sandalyelerin kapılacağı benim de tuvaletin yanındakinde oturacağım ve ve önümüzdeki 6 saati sifon sesi dinleyerek geçireceğim demek oluyor. | Open Subtitles | وذلك يعني أن المقاعد الجيدة ستكون محجوزة وسوف ينتهي الأمر بي بالكرسي قرب الحمام, وسأمضي الساعات الستة القادمة أستمع إلى أصوات المياه في الحمام. |
| Bu da orada saçma sapan bir iş oldu demek oluyor ben de ne olduğunu çözeceğim. | Open Subtitles | وذلك يعني أن شيء لعين حدث بذلك السجن وأنا سوف اكتشف ماذا حدث |
| Bu da her yerinde parmak izin olduğu anlamına geliyor. | Open Subtitles | وذلك يعني أن بصمات أصابعكَ تعتليها الكامل. |
| Bu da kelimenin tam anlamıyla binlerce yeni fikir demek. | TED | وذلك يعني أن هناك الآلاف من الأفكار |
| Bununla birlikte içkiler ve sözleriniz fayda etmeye de bilir, iyi bir ajan, baskı uygulamalıdır, Bu da kaynağınızın nelerden hoşlandığını bilmekten geçer. | Open Subtitles | عندما تكون المشروبات والرفقة الجيدة غير كافية، على أية حال العميل الجيد عليه أن يسلط ضغطا وذلك يعني أن يكون عارفا ما الذي يحبه المصدر |
| Bu da Ar Rissalah'ın içinde üst düzey adamımız var demek. | Open Subtitles | وذلك يعني أن لدينا اختراق بمستوى عالي جدا "بداخل "الرساله |
| Phil sorunuyla karşı karşıyayız. Bu da et sorunumuz var demek. | Open Subtitles | لدينا مشكلة (فيل) وذلك يعني أن لدينا مشكلة اللحم |