Annem hep en iyi ilişkinin çiçek ve bahçıvan arasında olduğunu söylerdi. | Open Subtitles | إعتادت أمي ان تقول أن افضل العلاقات تتضمنُ مُزراعاً وزهرة |
Ve "Columbine" bir çiçek adı olarak bilinirdi. | Open Subtitles | وزهرة الحوض كانت تعني زهرة فقط |
"İçerideki geçit... Genç bir senatör gerektirir bir de güzel bir çiçek." | Open Subtitles | "ممرّ للداخل يتطلّب سيناتور صغير وزهرة جميلة" |
Aslında hem çiçek hem ağaçtır. | Open Subtitles | بالواقع، هي شجرة وزهرة. |
Aynı zamanda çiçekmiş efendim. | Open Subtitles | سيدي، إنها شجرة وزهرة. |
Bosna, aşkım, saçımdaki çiçek, rüyalarımın toprağı. | Open Subtitles | البوسنة حبي ، وزهرة في شعري... |
Annenin çiçek ile | Open Subtitles | أنت وزهرة والدتك |
Ağaç olduğu kadar çiçekmiş bayım. | Open Subtitles | "الدوجوود" هي شجرة وزهرة. |