Ben de bu iki bilinmezin derinine inmeye başladım, yazdığım kitap için dünyanın dört bir yanına büyük bir yolculuğa çıktım. 65 bin km seyahat ettim. | TED | ولكي أصل إلى جذور وأسباب هاتين المشكلتين، ومن أجل كتاب كنت أكتبه حول ذلك، قررت الذهاب في رحلة كبيرة حول العالم. وسافرت لأكثر من 40000 ميلًا، |
Ama iyi para kazandım ve seyahat ettim ki Penhook, Virginia'da büyüyen biri için iyi taraflarından biriydi. | Open Subtitles | لكن حققت مال جيد وسافرت وكانت جولةً جميلة " كوني من " بينهيد فيرجينيا |
Küçük Dan doğduktan sonra oradan ayrılıp seyahat ederek dünyayı dolaştım. | Open Subtitles | (بعد ولادة (دان غادرت، وسافرت تجولت في العالم |
Annen doğduğu Chicago'dan ayrılmış ve Rusya'ya gitmişti. | Open Subtitles | والدتك رحلت عن (شيكاغو) وسافرت الى روسيا |
Ne olmuş olabilir diye düşünüyorum ama kötü kadın Jezebel eşyalarını toparlamış... ve uzaklara gitmişti bile ve o yazdan beri asla eski ben olamadım. | Open Subtitles | أفكر فيما كنا عليه لكن (جيزيبيل) حزمت حقائبها وسافرت وأنى لم أعد كما كنت ثانياً منذ ذلك الصيف |
Bir arkadaşını görmek için Hong Kong'a gitmişti. | Open Subtitles | وسافرت هي الى (هونق كونق) لزيارة إحدى صديقاتها |
30.000 feet dünya. Ben her kıtaya seyahat ettim Ve yemek pişirmeyi öğrendim, | Open Subtitles | وسافرت لكلّ القارات وتعلّمت الطهي وتجميع سيّارة (بورش) |
Okula geri döndüm ve seyahat ettim. | Open Subtitles | عدت للمدرسة وسافرت. |
Orayı terkettim. seyahat ettim. | Open Subtitles | تركتها وسافرت |