| Sence kim daha yakışıklı? Ben mi, bu adam mı? | Open Subtitles | فمن تظن إذاً أنه أكثر وسامة أنا أم هذا الفتى |
| Ve o, benim o güne kadar gördüğüm en yakışıklı erkekti. | Open Subtitles | هو كان الرجل الاكثر وسامة الذي لم ارى مثله على الاطلاق |
| Yüzümün bu tarafının, bu tarafından daha yakışıklı olduğunun farkında mısın? | Open Subtitles | هل ترين كيف أن هذه الجهة من وجهي أكتر وسامة بدرجات |
| İşlemlerinizi yapması için bir hemşire gönderirim. Kâğıt işiyle uğraşamayacak kadar yakışıklıyım ne de olsa. | Open Subtitles | سأحضر ممرضة لتسجلها بالمستشفى أنا أكثر وسامة من القيام بتلك الأعمال الورقية |
| Çocuk ne kadar yakışıklı olursa, beni o kadar korkutuyor. | Open Subtitles | كلّما اشتدت وسامة الفتى, كلّما ازداد خوفي منه. |
| Canım, en yakışıklı erkeği yeteri kadar elinde tuttun. | Open Subtitles | عزيزتي، لقد تحجزين أكثر الرجال وسامة بما يكفي |
| Willy, sevgilim sen dünyanın en yakışıklı adamısın. | Open Subtitles | ويلي يا عزيزي إنك أكثر الرجال وسامة في العالم |
| Fikrimce, eğer başarırsa... çok iyi bir başkan olacak, yakışıklı olması da cabası. | Open Subtitles | أعتقد أنه يمثل أعظم الرؤساء ,اكثرهم وسامة أيضا |
| Gördüğünüz en yakışıklı adam öyle değil mi kızlar? | Open Subtitles | الآتظنان أنه أكثر الرجال وسامة ممن قابلناهم يابنات؟ |
| Gerçi sen onun eşinsel olduğunu hissediyorsun tıpkı çoğu öldürücü derecede yakışıklı bekar erkeğin olduğu gibi diyorsun ki: | Open Subtitles | وبالرغم من إحساسك الصحيح بأنة شاذ كمعظم الرجال العازبين الاكثر وسامة من عمرة |
| Biraz daha yakışıklı olsaydınız, Doktor bu bir suç olurdu. | Open Subtitles | لو كنت أكثر وسامة يادكتور لكانت تلك جريمة |
| Senden genç, senden yakışıklı senden uzun, senden akıllı senden çok daha heyecan verici... | Open Subtitles | لأنه أكثر شبابا منك وأكثر وسامة ،وأكثر طولا منك وأكثر ذكاءً وأكثر مرحا منك |
| Senin gibi yakışıklı bir herif işimize çok yarardı. | Open Subtitles | يمكننـا الإستفادة من وسامة فتى مثلك فى هذا القسم |
| Bu hayatta gördüğünüz en yakışıklı, delikanlı değil mi? | Open Subtitles | أليس هذا أكثر شاب وسامة. رأيته فى حياتك؟ |
| Bu hayatta gördüğünüz en yakışıklı, delikanlı değil mi? | Open Subtitles | أليس هذا أكثر شاب وسامة. رأيته فى حياتك؟ |
| Şimdi, kim oynayacak dünyanın en yakışıklı kontunu? | Open Subtitles | , الأن من يجب أن يمثل الكونت الأكثر وسامة فى العالم؟ |
| Bir an için, sizin ve benim Bay Raj Malhotra gibi yakışıklı olmadığımızı kabul edelim. | Open Subtitles | لسنا فى وسامة السيد راج مالهوترا ونفترض أن السيدة سونيا روى |
| Sanırım şimdi daha yakışıklıyım. | Open Subtitles | اظن انني صرت اكثر وسامة |
| Eminim ki yöre kızları seni çok çekici buldular | Open Subtitles | أراهن أن البنات المحليات ظنن أنك كنت الأكثر وسامة |
| yakışıklı olduğu için ünlü olan adamdan daha yakışıklısın. | Open Subtitles | في الواقع أنت أكثر وسامة من الرجل الذي إشتهر لكونه وسيماً |
| Baz Lane. Dinger gibi eski paraşütçü, ama daha yakışıklısı. | Open Subtitles | باز لان, مقاتل قديم وغير مبالي, ولكنه اكثر وسامة |
| Tanıdığım herkesten daha yakışıklıydı. James Dean'e benziyordu. | Open Subtitles | "كان أكثر وسامة من أيّ شخص ألتقيته يوما كان يشبه (جايمس دين) كثيراً" |
| -Öyle de olsa en yakışıklıları sensin. Hadi gidelim! | Open Subtitles | لا عليك، فأنت أكثرهم وسامة |
| Lafımı balla keseyim. Şunu söylemem lazım, sizler yüz yüze milletin bildiğinden çok daha yakışıklıymışsınız. | Open Subtitles | و لكني دعوني أقاطع نفسي يجب أن أقول أنكم أكثر وسامة |
| Oyun kurucu, topu yakışıklı bir şekilde kapıyor seksi bir şekilde pasını atıyor ve Tanrı vergisi yakışıklılığıyla, karşı sahayı yakıyor ama karşılayacak kimse yok! | Open Subtitles | سوف نفوز بواحدة , أخيرا سنفوز بواحدة الظهير الرباعى بكل وسامة يأخذ اللقطة ست خطوات للخلف لكى يمرر و بالمظهر الحسن و يصوب لأخر الملعب |