Şunu düşünün, bugün Amerika'da yoksulluk sınırının altındaki çoğu insanın yine de elektiriği, suyu, tuvaletleri, buzdolapları, televizyonu, cep telefonları, klimaları ve arabaları var. | TED | فكر في هذا، في أمريكا اليوم أغلبية الشعب الذي يعيش تحت خط الفقر مازال لديه كهرباء وماء ومراحيض وثلاجات وتلفاز وهواتف نقالة ومكيفات وسيارات. |
Çünkü ben, uh, buraya gelirken biraz püro olmak için yiyecek mağazasına uğradım, ve fark ettim ki, kapalı ve polis arabaları etrafta. | Open Subtitles | لأنني توقفت عن المتجر في طريقي لشراء السجائر ولاحظت أنه مغلق وسيارات الشرطة محيطة |
...binaları, arabaları ya da onun gibi şeyleri çizmeyi seviyorum. | Open Subtitles | كرسم المشاهد الواقعية، كما تعلم... صور لمباني وسيارات وأشياء أخرى. |
Etrafta kilometrelerce ölü Alman, ölü at, tank ve araba enkazı vardı. | Open Subtitles | كان هناك ألمان موتى وأحصنة, دبابات وسيارات ملقى لأميال. |
Etrafta kilometrelerce ölü Alman, ölü at, tank ve araba enkazı vardı. | Open Subtitles | كان هناك ألمان موتى وأحصنة, دبابات وسيارات ملقى لأميال. |
Ve herkesin cebinde telefon çantalarında köpek, ve arabalar uçuyor. | Open Subtitles | والجميع عندهم هاتف في جيوبهم , وكلب في محافظها , وسيارات تطير |
Evvel zaman içinde daha bu kasabada yollar trenler ve arabalar yokken... | Open Subtitles | منذزمنبعيد، كانت هذه بلدة.. فيها طرقات وقطارات وسيارات.. |
San Diego'dan sonra geniş binek arabaları ve jipler kullanmaya başlamış. | Open Subtitles | بعد (سان دييجو) وصفوه بأنه يقود سيارات أكبر وسيارات رباعية الدفع |
Döndüğümde her yerde itfaiye ve polis arabaları vardı. | Open Subtitles | عندما عدت، كانت هناك سيارات الاطفاء وسيارات الشرطة في جميع أنحاء المكان. |
Gördüğünüz gibi, insanların işleri, arabaları, evleri ve aileleri var ama herkes mutlak doğruları söylüyor. | Open Subtitles | كما ترون ، الناس لديهم وظائف وسيارات و بيوت و عائلات لكن الجميع يقول الحقيقة المطلقة |
Ve bizi o çok güzel evine, plaja götürecek, ve bir havuzu var bir de güzel arabaları. | Open Subtitles | سيأخذنا لبيته الجميل والذي سيكون على الشاطيء وهناك سيكون مسبح وسيارات رائعة |
Havuzları ve spor arabaları olan bir avuç polis onlar. | Open Subtitles | مجموعة من رجال الشرطة لديهم حمامات سباحة وسيارات رياضية؟ |
Evleri ve arabaları var. İstedikleri herşeye sahipler. | Open Subtitles | لديهما منزل وسيارات وكل شئ أراداه |
Tüm Rusyadaki toplam televizyon seti ve araba sayısından çok daha fazlasına sahip Amerikadaki siyahi vatandaşlar. | Open Subtitles | هناك أجهزة تلفزيون وسيارات ممتلكة مِن قِبل الناسِ السُمر في الولايات المتحدة الأمريكية أكثر من كل ما هو موجود لدى الشعب الروسي |
Bütün Transformerlar tekrar kamyon ve araba olmuşlardı. | Open Subtitles | جميع المحولات تحولت إلى شاحنات وسيارات |
Son 8-12 ayda Fort Lauderdale'de yaşayan, ev ve araba kiralayıp San Diego ile geçmişi bulunan kadınları inceledim. | Open Subtitles | (أجريت بحثاً عن نساء عشن في (فورت لودردايل لأخر 8 إلى 12 شهراً واستأجرن منازلاً وسيارات (ولديهن سوابق في (سان دييجو |
Hayır. Sadece otobüs ve arabalar... | Open Subtitles | ..كلّا, فقط حافلات وسيارات |
CA: Açıklar mısın, soldaki bu programın büyük kısmında bilgisayar kamyon ve arabalar yerine bu noktaların onu solladığını görüyor. | TED | (أنديرسون): لإيضاح الأمر، على الجانب الكبير باليسار في هذا البرنامج، ترون ما يراها الحاسب الآلي كشاحنات وسيارات التي تتجاوز السيارة وهكذا |
Trenler, uçaklar ve arabalar'la kuklaların Manhattan istilası gibiydi. | Open Subtitles | ...كان نوعا ما مزيجا بين "فيلمي: "قطارات، طائرات وسيارات "(و "الدمى تغزو (مانهاتن |
Bu arada jipler ekstraya giriyor. | Open Subtitles | وسيارات الدفع الرباعي لها الضعف. |