Fakat amacımı benim için biraz daha açık hale getirirsen çok minnettar olurum. | Open Subtitles | لكنّني سأكون شاكراً جدّاً لك إذا ما جعلت غاية وجودي أكثر وضوحاً قليلاً |
Anlaşılan o ki, doğru dili kullandığında ve doğru soruları sorduğunda, cevaplar önemli derecede açık ve hemfikir olunmuş hâle geliyor. | TED | تبين أنه عندما تملك اللغة المناسبة وتطرح السؤال المناسب، تصبح الإجابات أكثر وضوحاً وبالإجماع. |
Korkunç 11 Eylül olaylarının Müslümanlar ile Hıristiyanlar arasında açtığı uçurumdan daha açık bir yer kalmadı artık. | Open Subtitles | و هـذا أكثر وضوحاً مما كانت علية الفجـوة إن الأحداث الرهيبة لـ 11سبتمبر فتحت بين المسلمين والمسيحيين |
Kurt sürüsü, bufaloları hareket etmeye ikna edebilirse o zaman yaşlı ve zayıf hayvanlar daha da belli olacaklar. | Open Subtitles | لو بوسع المجموعة حثّ القطيع ليتحرّك فستصبح حينها الحيوانات العجوزة والأضعف أكثر وضوحاً. |
Burada bazı güzel şeyler var. Yaşlı insanlarda daha belirgin gözleniyor. | TED | بعض الأمور الجيدة هنا: هذا يبدو أن يكون أكثر وضوحاً في كبار السن. |
Eğitim olarak ise belki de hepsinden bariz olarak insanları bağlama şeklimizi değiştirebiliriz. | TED | في مجال التعليم ربما الأكثر وضوحاً بين الجميع, نستطيع تحويل الكيفية لجذب الناس. |
Tanrım, hemşire biraz daha açık olmaz mı? | Open Subtitles | رباه، تلك الممرضة لا يمكن أن تكون أكثر وضوحاً. |
Ama katılıyorum, soruyu daha açık sorabilirdi. | Open Subtitles | كان بإمكانه صياغة السؤال بشكل أكثر وضوحاً |
- Evet. Bilmiyorum. Giderek daha da açık bir şekilde anlıyorum... | Open Subtitles | لا اعلم, يبدو الأمر أكثر وضوحاً بالنسبة لي |
Tecrübesiz bir izcinin daha açık bir ize ihtiyacı vardır. | Open Subtitles | المتعقب الغير متمرس يتطلب الامر منه درب اكثر وضوحاً. |
Daha yeni oldu. Bundan açık olamaz. | Open Subtitles | حصل الحادث للتو لن يكون الأمر أكثر وضوحاً أبداً |
Kristal kadar açık ki;.. ...tamamen her şeyiyle sana aşık olmuşum. | Open Subtitles | و الشيئ الأكثر وضوحاً هو إني واقعة في حبك بشغف |
Tabii ki en açık olanı nükleer silahların tehdididir. | Open Subtitles | .. الأكثر وضوحاً بكل تأكيد تهديد الأسلحة النووية |
Daha da belli ki, işi yapması için gönderdiğiniz adamı gözünüzde çok büyütmüşsünüz. | Open Subtitles | والأكثر وضوحاً, أنّكم زدتم من شأن ذلك الرجل الذي أرسلتموه ليقوم بالعمل. |
Ama senin çok karmaşık bir yaratık olduğun gün geçtikçe daha da belli oluyor. | Open Subtitles | لكنه أصبح أكثر وأكثر وضوحاً انك مخلوق معقد جدا |
Şimdi, muhtemelen İsa'yla ilgili en belirgin astrolojik sembole yani 12 sadık havarisine bakalım. | Open Subtitles | الآن، من المحتمل الأكثر وضوحاً كُلّ الرمزيّة التنجيمية حول السيد المسيح يَعتبرُ التوابعُ الـ12. |
Genetik benzerlikle bireysel çeşitlilik arasındaki çelişki belki de hiçbir yerde, buradakinden, Hindistan'dan daha belirgin değildir. | Open Subtitles | ربما لا يظهر هذا التناقض بصورة أكثر وضوحاً بين التشابه الوراثي و الاختلافات الفردية مما يظهر هنا في الهند |
Geyik oturumunuzu dinliyordum ve siz şapşallar en bariz olanı kaçırdınız. | Open Subtitles | لقد كنت أتجسس على جلستكم الدراسية الساخرة, وأنتم أيضا لم تأتوا بأكثر واحدة وضوحاً. |
Ben olgunlaştıkça, bu kusurlar daha çok göze çarpar oldular. | Open Subtitles | و عندما كبرت , هذه العيوب أصبحت اكثر وضوحاً |
Tanrım, onu son terslediğim zamandan daha açıklayıcı olabileceğimi düşünmüyorum. | Open Subtitles | لايمكنني أن أكون أكثر وضوحاً عندما قلت له "لا" المرة الماضية |
Sanırım bu olayları daha net görmeniz için size yardımcı olacaktır. | Open Subtitles | ظننتُ أنّ هذا قد يُساعدكِ على رؤية الأمور بشكل أكثر وضوحاً. |
Metin şu an açıkça görülüyor, ama hangi dilde yazılmış. | Open Subtitles | بالتأكيد يمكن رؤية النص أكثر وضوحاً الآن، لكن ما تلك اللغة؟ |
Tırmanış hakkındaki diğer bir şey ise: Çoğu kimse bu işteki herşeyin bir örnek yapıldığını sanır. Ve en aşikar çözümlere başvururlar. | TED | أحد الأشياء في التسلق هي، معظم الناس نوع ما يأخذونه مباشرة. ويتبعون أكثر الحلول وضوحاً. |