Bu arada, azınlık grupları sıklıkla diğer tarafın nefret, hoşgörüsüzlük ve dar kafalılığıyla karşılaşıyor. | TED | وفي الوقت نفسه ، لا ترى الأقليات في معظم الوقت من الجانب الآخر سوى الكراهية والتعصب وضيق الآفق |
Çelik burunlu asker botu, 45 buçuk numara, dar kalıp. | Open Subtitles | حذاء طويل ذو أصابع فولاذية من أسطول البحرية قياس 11 وضيق من المنتصف |
Sizin gibi ahlak dersi veren psikologlar bu toplumu dar görüşlü ve püriten yapıyor. | Open Subtitles | نفساني أخلاقي مثلك يجعل المجتمع متزمت وضيق الفكر |
Yorgunluk, nefes darlığı ve bazı oldukça ciddi sonuçlarla da ilişkilendiriliyor. | TED | التي تقترن بأعراض الإرهاق وضيق التنفس كما تلحقها بعض الآثار الخطيرة نسبيًا، |
Demek kusma ve nefes darlığı şikâyetin var ve bunlar amiyotrofik lateral skleroz göstergelerinden değil. | Open Subtitles | إذا أنتِ لديك تقيؤ وضيق في التنفس لا شيء منه يتعلق بمرض ضمور عضلاتك |
sıkı kelepçele. Biraz daha sık. | Open Subtitles | قيده ,وضيق الأصفاد قليلا |
Belki dar ve küçük bir alan yerine savaş alanını kilometrelerce daha geniş bir bölgeye yaymalıyız. | Open Subtitles | بدلاً من اختيار مكان صغير وضيق ربما ينبغي لنا أن نوسع ساحة القتال على مساحة واسعة، عدة أميال |
Çok dar. | Open Subtitles | لماذا نتقابل هنا.. المكان هنا مقزز وضيق |
Uzun, dar bir caddeydi. Hatırladın mı? | Open Subtitles | كان شارع طويل وضيق أتذكرين ؟ |
Uzun ve dar yap | Open Subtitles | تجعله طويل وضيق |
Yüksek, dar burun hatları ve düz yüz kesiti. | Open Subtitles | الأنف عالي وضيق |
Kostüm biraz fazla. Çok dar. | Open Subtitles | الزي بارئع للغاية وضيق للغاية |
Ve güzeldir de, sıcacık ve dar. | Open Subtitles | والمكان جميل ودافئ وضيق |
Sadece şunu söylemek istiyorum. Cimri ve dar fikirlisin. | Open Subtitles | أريد قول أنك مقزز وضيق الافق |
Kronik göğüs ağrısı ve nefes darlığı çekmek bu adamın yaşam tarzı olmuş. | Open Subtitles | ألمْ مُزمن في الصدر وضيق في التنفس كانت مُنتظرة حياة هذا الرجل. |
Sıvı embolisinin belli başlı semptomları olan göğüs ağrısı ve nefes darlığı oluştu. | Open Subtitles | كانت تُعاني من آلام في الصدر وضيق بالتنفس وهى أعراض طبيعية لإنسداد وعاء السائل السلوي |
Kalp krizinin yaygın belirtilerini bilirsiniz: göğüs ağrısı, kol ağrısı, nefes darlığı, yorgunluk ve benzeri şeyler. | TED | لعلك تعرف الأعراض الشائعة للنوبة القلبية: ألم الصدر وألم الذراع وضيق التنفس والتعب، إلخ... |
Artan karın ağrısı ve nefes darlığı şikâyetleri var. | Open Subtitles | يشتكي من ألم بطني مترقي وضيق في التنفس. |
Kusursuz ve sıkı olduğundan emin ol. | Open Subtitles | تأكدِ من أنه لطيف وضيق |
Daha elde ediliebilir ve sıkı şeylerle değiştir. | Open Subtitles | ارتدى شيئا أكثر انفتاحا وضيق |
Hem karargah çok sıkı korunuyor. | Open Subtitles | والمٌجمع يغلق بشده وضيق |