Bir hayalet taklidi yapıyordu, ona yeter deyip durdum ama dinlemedi. | Open Subtitles | كان يتظاهر بأنه شبح وظللت أخبره بأن لا يفعل عدا أنه لم يصغي |
Archibald'dan çaldığımı düşünmüş ve yok edildiğini söyleyip durdum ama bana inanmadı. | Open Subtitles | وظللت أخبرها أنه تدمر ولكنها لم تصدقني |
Bunca zaman ne olduğun, sana ne olduğu hakkında cevapların olduğunu düşünüp durdum. | Open Subtitles | كل هذا الوقت ، وظللت التفكير كان لديك إجابات حول ما كنت، ما حدث لك . |
Las Vegasta kollu kumar makinesinde birkaç saat harcamak başkadır, fakat uyandığın andan yattığın ana kadar onu Sürekli yanında taşımak ve o kolu gün boyu çekmek başka: Yapımız buna uygun değil. | TED | ذلك مشابه لقضاء ساعتين على ماكينة القمار في لاس فيجاس، لكن إن أحضرتها معك، وظللت تدير الذراع طوال اليوم، منذ استيقاظك حتى ذهابك للنوم، نحن لم نُصمَّم لذلك. |
Onu çok severdim, ve Sürekli ağladım. | Open Subtitles | لقد أحببتها وظللت أبكي طيلة الوقت |
Eve doğru araba sürüyordum Ve gitmeye devam ettim. | Open Subtitles | حسنا، كنت أقود المنزل، وظللت على الذهاب. |
Herkes çok çirkin olduğunu söylerdi ama benim hoşuma gidiyordu, bu yüzden ben de giymeye devam ettim. | Open Subtitles | والجميع كال انة قبيح ولكنى كنت احبة وظللت ارتدية |
Ve kendime Sürekli şu basit soruyu sorup durdum: Yeni Dünya maymunlarının ataları Atlantik Okyanusu'nu geçebildiyse neden insanlar bu küçük su sahasını geçemesin? | TED | وظللت أسأل نفسي سؤالاً بسيطاً: إذا كان بوسْع القِردة، أسلاف "العالم الجديد"، عبور المحيط الأطلسي بطريقة ما، فلِماذا لم يتمكّن البشر من عبور تلك البقعة الصغيرة الممتدة بين الماء؟ |
Sürekli kendi ekibimi düşündüm durdum. | Open Subtitles | وظللت أفكر في فريقي هذا |
Sürekli "Babacığım lütfen beri bırakma." deyip durdum. | Open Subtitles | وظللت أردد "أبي، رجاءً لا ترحل عني" |
Ve seni hep silip durdum. | Open Subtitles | وظللت أكتب لكم قبالة. |
Ana caddelerden uzak durdum. Sürekli arkamı kontrol ettim. Joe soru sordu mu? | Open Subtitles | كلا، ابتعدت عن الشوارع الرئيسية، وظللت أتفقّد الوضع، لذا... هل سألك (جو) عن شيء؟ |
Sürekli, bir kediye göre oldukça büyüktü, diye düşünüyordum. | Open Subtitles | وظللت أفكر إنها أكبر بكثير من القطة |
Geçen ay Peri'nin bir takım işlerini hallederken dikiz aynamda Sürekli olarak aynı... | Open Subtitles | "الشهر الماضي كنت اقوم بمهام صغيرة "لبيري وظللت ارى سيارة بنيه |
Benim ismimi yazarken ne hissetmiştir diye Sürekli düşünüyordum. | Open Subtitles | وظللت أفكر في شعورها .. وهي تكتب اسمي |
Ben de hepsinden %99 almaya devam ettim. | Open Subtitles | وظللت أحصل على مجموع 99 بالمئة بكل إختبار فيهم |
Ondan ümidi kesmek istemedim ve bu yüzden göğsüne baskı uygulamaya devam ettim. | Open Subtitles | وظللت أريد جعله يتنفس، لذا واصلت الضغط على صدره. |
Tam yukarıdayken -- bilirsiniz, rüzgârla beraber birkaç kere tekrarlamak zorunda kaldık -- sonra çekim yapmaya devam ettim. | TED | وعندما كنت مباشرة فوق -- لعلكم تعلمون، بسبب الرياح، نُضطَر لتكرار الأمرعدة مرات -- وظللت ألتقط صوراً. |