Basın kadınları bakireler ve bakire olmayanlar diye ikiye ayırmaya bayılır, melekler ve fahişeler. | Open Subtitles | الـإعلام يفضل تقسيم الضحايا إلي مصاصي دماء وملائكة،عَذاري وعاهرات. |
Her kasabada katiller ve fahişeler var o yüzden çocuklarınız bunları okuyup öğrensinler, çünkü gerçek dünya böyle! | Open Subtitles | هناك جرائم فأس وعاهرات مدسوسة داخل كل لحاف لذا من الأفضل لأولادكم أن يقرؤها ويتثقفوا |
Sonra, geceleyin içki ve fahişeler var. İçki dağıtımını kendileri yürütüyor, öyle ki bir kuruş bile ellerinden kaçmıyor. | Open Subtitles | ثم بالليل، هنالك مشروبات وعاهرات يقومون بتوزيع الكحول، ولا يتركون أي مبلغ قليل |
Defteri kimin yazdığını bilmiyorum, ama hepiniz birbirinize sürtük ve fahişe demekten vazgeçmelisiniz. | Open Subtitles | حَسناً، أنا لا أَعْرفُ الذي كَتبَ هذا الكتابِ، لكن أنتم جميعاً يَجِبُ أَنْ تَتوقّفنَ دَعوة بعضكن البعض فاسقات وعاهرات. |
Onlar sadece keş ve fahişe. | Open Subtitles | أنهم فقط مدمنين وعاهرات |
Eski Batı'nın yalnızca eğlenceden, kahkahadan... saparna gazozu ve iki sentlik fahişelerden... ibaret olduğunu düşünebilirsin. | Open Subtitles | قد تعتقد أن الغرب القديم كان ،مجرد تفاهات وروايات و(سارساباريلا) وعاهرات رخيصات؟ |
Hikâyeyi yutturmak için etrafta bir avuç kokain ve ölü fahişeler olmamasına şaşırdım doğrusu. | Open Subtitles | غريبٌ أنّهم لم يضعوا هيروين وعاهرات ليساعدوا في مصداقية القصّة |
Ama sonra..." "Polisler rüşvet, fahişeler ise başka bir şey alır dedi Rakun Randy." | Open Subtitles | لا شئ غير رجال شرطة يحققون وعاهرات يبحثن عن شريك |
Ördek avcıları ve ördek gibi giyinmiş fahişeler vardı sanırım. | Open Subtitles | صائدو البط، وعاهرات يرتدين ملابس كالبط، على ما أعتقد |
Bunlar katiller pezevenkler ve fahişeler silahşörler ve rahipler. | Open Subtitles | محتالون وقتلة قوادين وعاهرات... رجال مخدوعين ودعاة. |
Ama böyle bir hikâye, yani... senin gibi centilmen biri ve kafayı yemiş bir jeolog... ve karanlık mezarlardan çıkarılan, boğazı kesilmiş fahişeler... ve mahrem yerleri de aynen. | Open Subtitles | لكن قصة كهذه تستعرض رجلًا بمكانتك وجيولوجي ومجنون وعاهرات نبشن من قبورهن الضحلة مذبوحات من الوريد إلى الوريد والأمر نفسه حصل لأعضائهن |
Ama geceleri, içki, fahişeler, kavga gürültü. | Open Subtitles | فى الليل, كانت هناك خمور وعاهرات و... |
Köpekler ve fahişeler... | Open Subtitles | كلاب وعاهرات |
"Kurşunlar ve fahişeler", Ben L.B. | Open Subtitles | رصاصات وعاهرات هنا (ل.ب) |
Tuhafiyeci ve fahişe. | Open Subtitles | وصانعات للقبعات وعاهرات. |
Hepsi arkadan bıçaklayan sürtük ve genel ev orospusuydu. | Open Subtitles | جميعهن خائنات وعاهرات. |
Sadece içki ve fahişelerden ibaret olsun istemiyorum Doktor. | Open Subtitles | لا أريد أن أكون صاحب محل خمور وعاهرات يا (دوك) |