Pekala, tüm bu adamları çürüteceğime dair söz verdim ama çok zamanım kalmadı o yüzden sadece bir kaçını daha çürütmeme izin verin. | TED | حسناً، لقد وعدت أن أفنّد كل تلك الإدعاءات و لم يبق لدي متسع من الوقت لكن دعني أفند القليل بعد |
Topluluğumun desteğini alabilmek için bir gün geri dönüp bu desteğin karşılığını ödeyeceğime söz verdim. | TED | ولأحصل على دعم مجتمعي، وعدت أن أعود يومًا لأرُدّ هذا الدعم. |
Ama senin gibi göz makyajı yapmayı öğreteceğine söz vermiştin. | Open Subtitles | ولكن كنت وعدت أن يريني كيفية القيام ماكياج العين مثلك. |
Bu akşam kız kardeşime gideceğiz. söz vermiştin... | Open Subtitles | سنذهب إلى أختي اليوم و وعدت أن تحضر لحم الخنزير |
Hayır, bu hafta akşamları erken döneceğine söz verdin. | Open Subtitles | لا، لا، لقد وعدت أن تكون في المنزل كل ليلة طوال هذا الأسبوع |
Annemin dırdırına çok benziyor ama hayır imkansız çünkü yol boyunca susmaya söz vermişti. | Open Subtitles | ما هذا الصوت؟ أكاد أقسم أنه أمي تلح علي, لكن لا لكن هذا مستحيل, نظراً لأنها وعدت أن تكون هادئة وهي في السيارة |
Ölümden sonraki yaşamın nasıl olduğunu, sana anlatacağıma söz vermiştim. | Open Subtitles | لقد وعدت أن أخبرك كيف يبدو الأمر بعد الموت ؟ |
Şişenin içinde geçirdiğim ilk bin sene... beni özgür kılanı, dünya zenginlikleriyle zengin edeceğime söz verdim. | Open Subtitles | قد وعدت أن أجعل الذى يحررنى رجل غنى جداً |
Hayır, teşekkür ederim. Onları bekleyeceğime söz verdim. | Open Subtitles | كلا، كلا، شكرا لك، لكنني وعدت أن انتظرهم |
Saat 6'dan önce onu evine bırakacağıma söz verdim. | Open Subtitles | وعدت أن أمر على منزلها قبل الساعه السادسه |
Evet, kesin karara varmadan önce tüm delilleri değerlendirmeye söz verdim. Vardım galiba. | Open Subtitles | أجل,لقد وعدت أن اخذ بعين الإعتبار كل الأدله قبل أن أصل إلى الإستنتاج النهائي |
Yaşım büyüdüğünde söz verdim annemi ve kız kardeşimi Çin'den çıkaracağıma. | Open Subtitles | عندما كبرت وعدت أن أخرج أمي و أختي من الصين |
Ona çocuklarına bakacağıma dair söz verdim, ama çok fazla kalmış gibi görünmüyor. | Open Subtitles | لقد وعدت أن أعتني بأطفالها، ولكن يبدو أنه لم يبق الكثير. |
- Piste gideceğimize söz vermiştin. | Open Subtitles | ليس لدينا وقت لهذا، أنت وعدت أن نذهب إلى السباق |
Mutlu, onu kullanmayacağına söz vermiştin. | Open Subtitles | سيد هابي، لقد وعدت أن لا تستخدم ذلك ابداً |
Her hafta yazacağına söz vermiştin ve şimdiyse mektupların arası uzadıkça uzuyor. | Open Subtitles | أنت وعدت أن تكتب كل أسبوع و الآن أصبحت المسافة تطول و تطول بين الرسائل |
Baba, söz vermiştin ikimiz bir ekip gibiydik hani. | Open Subtitles | أبي. لقد وعدت .. أن نعمل في جبال ودانغ كفريق |
Arabanın anahtarını verdiğimde geçmişteki hatalarımdan bahsetmeyeceğine söz vermiştin. | Open Subtitles | عندما أعدت لك مفتاح السيارة، وعدت أن لا تذكر أخاطئي فى الماضي مرةً أخرى. |
Bu toplantıyı kabul ettim çünkü bize dönüşebilir bir asker toplama aracı olan Apotheosis'i sunmaya söz verdin. | Open Subtitles | لقد وافقت على هذا اللقاء لانك وعدت أن تقدمى أداه تجنيد تحويليه |
Çünkü nedimen olacağıma söz verdin. | Open Subtitles | لأني وعدت أن أكون وصيفة الشرف حَسناً، حبيبتي، أنت كذلك |
Darren'ı alıp geri döneceğine söz vermişti.. | Open Subtitles | وعدت أن تأتي بأخي و تعود |
Hayatımda hiçbir sözümü tutmadım, ama ona küllerini bu dağa dağıtacağıma söz vermiştim. | Open Subtitles | لم أحفظ وعداً طوال حياتي لكنني وعدت أن أنثر رماده في هذا الجبل |
Bayan Gordon ve çocukları için en iyi olanı yapacağınıza söz verdiniz. | Open Subtitles | كنت وعدت أن تعمل افضل ما لديك للسيدة جوردون وأطفالها . |