ويكيبيديا

    "وعدم" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • ve
        
    • hiçbir
        
    • asla
        
    • olmamak
        
    • olmam
        
    Bu şiddet sarmalını kırmak zorundayız ve bu noktaya bir an evvel çocuklarımızla birlikte ulaşmalıyız. Onlara değer vermeliyiz, küçük görmemeliyiz. TED علينا أن نكسر دائرة العنف هذه و نعمل على ذلك مبكرًا مع أطفالنا أو أطفالنا الصغار، والتنويه بهم وعدم امتهان كرامتهم.
    Yalnızca fikirlerini onayladığımız insanlarla iletişim kuruyoruz ve sosyal medya sayesinde kalanları susturabiliyor, takip etmeyi bırakabiliyor ve engelleyebiliyoruz. TED نحن نميل للتواصل مع الناس الذين يتفقون معنا، وبفضل وسائل التواصل، يمكننا إخراس، وعدم متابعة ومنع أي شخص آخر.
    Fakat tatmin olmuşluk duygusu yerine kaygılı ve sürüklenmiş hissettim. TED ولكن بدلاً من الشعور بالرضا كنت اشعر بالقلق وعدم الهدوء.
    - Gidip hiçbir şey demeyeyim mi? - O daha mı iyi olur? Open Subtitles هل علينا الذهاب لهناك وعدم التفوه بشيء هل هذا سيكون أفضل حالاً ؟
    Bu durum, toplumların bütününü kısır bir yoksulluk, eşitsizlik ve umutsuzluk döngüsüne hapseder. TED هذا يترك مجتمعات بأكملها محاصرة في حلقة مفرغة من الفقر وعدم المساواة واليأس.
    deseydi. Sizin de her seferinde asla başaramayacağı ve yine düşeceği düşüncesi ile başa çıkması için danışmanlık yaptığınızı düşünün. TED ويكون عليكم أن تجلبوا له المساعدة ليستطيع التعامل مع مشاعر عدم الكفاءة وعدم القدرة على الوصول والفشل في كل مرة.
    Kara Şövalye'nin sol gözünde görme ve kararsızlık olduğunun programlanması onaylandı. Open Subtitles تأكيد برمجة ذلك الفارس الأسود ضعف الجانب الأيسر وعدم التوازن للغد
    "sır"rı sakladılar; böylece "gücü" kendilerinde tutup, paylaşmadılar ve insanlar bu "sır"rı bilmediler. Open Subtitles كانوا يريدون الاحتفاظ بتلك القدرة وعدم مشاركتها لذلك تركوا الناس جاهلين عن السر
    Hayır, hayır, ayak bileğimdeki şey yüzünden gelemem ama belki gelirim ve içmem. Open Subtitles كلا، لا أستطيع الذهاب بسبب سوار الكاحل أو ربما يمكنني الذهاب وعدم الشرب
    Görmemiz gereken, şehvetin eksikliği değil, onu kontrol ediş, ve kendini teslim ediştir. Open Subtitles ما قصدنا أن نقوله هو قلة العاطفة مقرانة مع التحكم بها وعدم العطاء
    Geminden atlayan kadın ve senin bu konuda bir şey yapmamanla başlayalım. Open Subtitles فلنبدأ بسبب قفز تلك المرأة عن السفينة وعدم فعلك شيئاً لإيقاف ذلك
    -Arada kaynayıp gidenlerdenmiş. Dil engeli, nerede ve kimlerle olduğunu bilememesi. Open Subtitles حاجز اللغة، وعدم وجود معلومات إلى أين كانت، الذين كانت مع
    Evet, o sırada bir iki vergi sorunundan kaçıyordu ve ödenmemiş çocuk nafakası beş farklı kadından, beş farklı çocuk. Open Subtitles أجل، في ذلك الوقت كان يُحاول تجنب بعـض المسـائل الضريبية وعدم دفع نفقة الأطفال لخمسة أطـفـال من خمس نساء مُختلفات
    Belki ileride yeniden öğretmenliğe döner ve artık başka çocukları incitmez, anlıyor musun? Open Subtitles وبعدها، ربما يستطيع العودة إلى التدريب مرة أخرى، وعدم إيذاء أطفال آخرين، أفهمت؟
    Kendi dünyandan ayrılıp benim olmadığım, sevginin... ve barışın olduğu yere gitmeni istiyorum. Open Subtitles أريد أن أترككِ في عالمكِ الخاص حيث هناك الحب و السلام وعدم وحودي
    Büyük miktarlarda ise sinir sisteminin felç olmasına ve hareketsiz kalmasına yol açar. Open Subtitles وبجرعات كبيرة قد يؤدى الى الشلل وعدم الحركة للجهاز العصبى هذا يؤكد الأمر..
    Ben kavga ettiklerini görünce, hayatta ilerleyen ve kimsenin onu ezip elindekini almasına izin vermeyen güzel bir enerji görüyorum. Open Subtitles لا, ولكن حينما أراهم يتشاجرون أرى طاقة جميلة في الإقدام على الحياة وعدم السماح لأي أحد بالوقوف في طريق مايريدون
    Ne düşünürsek düşünelim, hiçbir şey yapmama hakkımız var mı? Open Subtitles أيا كان رأينا هل لدينا الحق في السكوت، وعدم التدخل؟
    Düşüşünün sebebi de bu olacak, Jaguar, yeni deneyimlere açık olmamak. Open Subtitles سيكون هذا سقوط الخاص بك، جاكوار، وعدم الانفتاح على التجارب الجديدة.
    Önemli olan... kendimi çok iyi hissettiğim halde... sana bunu söyleyemiyor olmam. Open Subtitles ان الامر يتعلق بشعورى حيال شىء جيد جدا وعدم تمكنى من اطلاعك عليه

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد