Elbette, benim eskisiyle bir kaç öğle yemeği ve akşam yemeği partileri ekledim. | Open Subtitles | وطبعاً، أضفت مواعيد غداء وعشاء مع صديقي السابق. |
Cuma akşamı sekizde akşam yemeği 24th Street Diner'da tasarımımızın seçilmesinin şerefine. | Open Subtitles | وعشاء ليلة الجمعة في الـ 8: عند شارع الطعام الرابع والعشرين |
Barneys'de (*) bir öğleden sonra geçirmek ya da Il Cantinori'deki (*) bir akşam yemeği için birini öldürebilirim. | Open Subtitles | سأقتل احدا كي امضي فترة العصر في محل بارني وعشاء في ال كانتينوري |
Ben baloncuk kabarcığı, yapışkan eller ve yemek masasındaki arkadaşlarım. | TED | أنا فقاعات وأصابع لزجة وعشاء مع الأصدقاء. |
Doğru. Uzun yürüyüşler, yağmurlu geceler ve mum ışığında akşam yemekleri. | Open Subtitles | صحيح , مسيرات طويله , ليالي ماطره وعشاء تحت الشموع |
Sadece yeni elbiseleri, ıstakozlu akşam yemeğini ve en son skandalı merak eden biriyle değil. | Open Subtitles | ليس كفستان جديد فقط وعشاء فاخر وسماع آخر الفضائح |
Mehtapta ata binme, meyve bahçesinde akşam yemeği. | Open Subtitles | جولـة تحت ضوء القمر وعشاء في ذلك البستان |
İki lüks oda tuttu. Masajlar ve Palm'da bir akşam yemeği dahil. Ben de karşılığında ona kurabiye yaptım. | Open Subtitles | لقد قامت بحجز غرفتين فاخرتين ، وتدليك وعشاء في البالم وفي المقابل صنعت لها بسكويت |
Günbatımında uçakta akşam yemeği. | Open Subtitles | طيران عند الغروب وعشاء لفردين؟ |
- İyi olur. Sonrasında da akşam yemeği vermeli. Onu da planlamak gerek. | Open Subtitles | وعشاء يتبع ذلك يحتاج إلى تخطيط أيضا |
Sarımsak Evi'nde iki kişilik romantik bir akşam yemeği 743687 numaralı biletin sahibine gidiyor. | Open Subtitles | وعشاء رومنسي لإثنان ...في بيت الثوم يذهب إلى حامل البطاقة 743687 |
Şöyle diyorum; oturup bir akşam yemeği yiyelim sadece biz ve annelerimiz. | Open Subtitles | اوكي لذلك اقول نفعل مثل متعة وعشاء على مستوى منخفض... قصدها بدون رسميات وبدون تكلف في العشاء |
Kahvaltı için,Öğle yemeği ve akşam yemeği | Open Subtitles | افطار غذاء وعشاء |
Öğle yemeği ve akşam yemeği, adam ciddileşiyor. | Open Subtitles | غداء وعشاء . . إنه جاد |
İki kahvaltı, iki öğle yemeği ve bir de geç saatte bir akşam yemeği. | Open Subtitles | إفطارين، غداءين وعشاء متأخر |
Ama büyük firmalar golf ve yemek taarruzu isterler. | Open Subtitles | لكن الحسابات الكبيرة تتطلب غولف وعشاء مهين. |
Kaçırdığın şey büyük bir toplantı ve yemek. | Open Subtitles | ما لم تحضريه هو إجتماع وعشاء كبير |
Kazandın ve yemek parasını çıkardın. | Open Subtitles | لدينا رابح، وعشاء نباتي |
Ama sonra o öldü ve geriye sen, ben, babam, futbol maçları ve TV karşısında aluminyum kaplarda yenilen akşam yemekleri kaldı. | Open Subtitles | ومن ثمّ توفّيت وبقيتُ أنا وأنتَ ووالدي وكرة القدم وعشاء أمام التلفاز في صواني ألمنيوم |
Bernie Higgins, kahvaltı, öğle ve akşam yemekleri için dışarı çıkarmış. | Open Subtitles | تَناولَ بيرني Higgins الطعام خارج البيت الفطور وغداء وعشاء. |
Sadece yeni elbiseleri, ıstakozlu akşam yemeğini ve en son skandalı merak eden biriyle değil. | Open Subtitles | ليس كفستان جديد فقط وعشاء فاخر وسماع آخر الفضائح |