Fakat üzüntü bize sadece gözyaşı havuzu ve bir kutu kağıt mendil verebilir. | Open Subtitles | لكنَ الأسف لن يجلب لنا شيئاً غير بحر من الدموع وعلبة من الكلينكس |
Deodorant, diş macunu, peçete, iki adet pil ve bir paket prezervatif. | Open Subtitles | مزيل الروائح ، معجون أسنان ، مناديل بطاريتان ، وعلبة واقي ذكري |
Yedi vitesli flappy-paddle kutusu, 600'den fazla beygir gücü. | Open Subtitles | وعلبة غيارات بـ7 سرعات وما يربو على قوة 600 حصان |
Ve bum! Pepsi kutusu büyüklüğünde bir gözyaşı bombası başımın yanından geçiyor. | TED | ويطلق! وعلبة غاز مسيّل للدموع بحجم علبة البيبسي تمر بجانب راسي. |
Karşılığında bana ödeme yaptı, elli papel, bir paket de sigara. | Open Subtitles | لقد دفعت لي بالمقامبل خمسين دولار وعلبة سجائر |
Kağıt havlu rulosu ve ayakkabı kutusundan yapılan ev yapımı bir kamera kullanmanızı öneriyoruz. | Open Subtitles | نحن نوصي باستخدام كاميرا معتمة مصنوعة من علبة احذية وعلبة ورق التواليت |
Sana kırmızı-beyaz saf ipek kravat ve bir kutu kahverengi pralin şeker aldım. Ve kahverengi keçe terlik. | Open Subtitles | احضرت لك ربطة عنق احمر وأبيض من حرير خالص وعلبة من حلوى لوز السكر البني .. |
Bir valiz, palto ve bir puro kutusundan başka hiçbir şey görmediğini... söyledi. | Open Subtitles | وقال لي أنه لم يكن من شيء في تلك السيارة عدى حقيبة ومعطف وعلبة سجائر |
Evet. Bir gün daha bitti, ve bir kutu kalem daha çalındı. | Open Subtitles | أجل ، يوم آخر وعلبة مسروقة أخرى من الأقلام |
Elimde teleskop ve bir kutu tatlı ile sokağın ortasından geçmiyordum ki. | Open Subtitles | لم اكن في الشارع المقابل بمنظار وعلبة من الدونات |
Ona, bir sokak çetesinin yanına vereceğimizi söyleyelim, fasulye konserveleri ve bir ton da rüya. | Open Subtitles | أقول، نعطيه علبة من الآفاق على عود وعلبة من الفاصولياء، وجيب مليىء بالأحلام |
- Kafeinsiz, yağsız köpüksüz, sımsıcak kahve ve bir kutu çörek. | Open Subtitles | لا رغوة، قهوة بالحليب ساخنة جداً "وعلبة من دونات "كريسبي كريمز |
Bunlar mikroskobu, mürekkep hokkası, makasları ve enfiye kutusu. | Open Subtitles | هاهو مجهره، محبرته، مقصاته وعلبة سعوطه |
Kurbanın ifadesi, soda kutusu - ikisinin de gizliliği ihlal edilmiş. | Open Subtitles | أقوال الضحية وعلبة الصودا كلها متعرضة للخلل موران " هو التالي على قائمتي صدقني " |
Bjurman ile boş bir magnum mermi kutusu. | Open Subtitles | (بيورمان) ، وعلبة رصاص فارغة لسلاح الماغنوم. |
Ve tasarımcılardan biri odadan koşarak çıkıp bir beyaz tahta keçe kalemi ve bir film kutusu - ki bu günümüzde çok değerli bir prototip aracı haline geliyor -- ve bir maşa getirdi. Bunların hepsini birbirine bantladı ve odaya tekrar koşarak girdi ve 'bunun gibi birşeyden mi bahsediyorsunuz?' | TED | فركض أحد المصممين الى خارج الغرفة وأخذ قلم سبورة بيضاء وعلبة فيلم الكاميرا -- الذي يُعدّ اليوم من أهم الادوات لصنع النماذج الاولية -- كما أحضر المصمم دبوس ملابس، ثم ألصقهم مع بعضهم البعض ومن ثم عاد الى الغرفة و سأل الجراح: أتقصد انك تريد شيئا يشبه هذه؟ |
Yanmış saç, ablamın kutusu altı haftadır şişede saklanan osuruk, sıçan plasentası aptal Goofy'nin teri. | Open Subtitles | حيوان دهسته سيارة، وشعر محروق وعلبة أسنان شقيقتي زجاجة معبأة بغازات أطلقت خلال 6 أسابيع، ومشيمة أوبوسوم عرق شخصية (غوفي)، وأخيراً (ع. |
ve bir kibrit kutusu. | Open Subtitles | وعلبة ثقاب |
Bir paket de Eldorados lütfen, filtresiz. | Open Subtitles | وعلبة سجائر إلدرادو غير مفلترة |
Elli papel, bir paket de sigara. | Open Subtitles | خمسين دولار وعلبة سجائر |
Ayrıca bir paket de sigara. | Open Subtitles | وعلبة سجائر |
Bu negatif film rulosu ne zamandır burada açık duruyor? | Open Subtitles | منذ متى وعلبة فيلم النيجاتيف هذه هنا في الخارج |