biliyordum ki eğer bunu yeterince iyi yaparsam bu şampiyon zihniyeti yarışmaya yansıyabilirdi. | TED | وعلمت أنني إذا بذلت جهداً كافياً، فستنعكس الصحة النفسية للأبطال على أرض المواجهة. |
Şans sonunda bana gülmüştü ve bunu mahvetmiştim. biliyordum ki ikinci bir şansım olmayacaktı. | TED | أخيرا حصلت على فرصتي، لكنني ضيعتها، وعلمت أنني لن أدعى قط مرة أخرى. |
Ayağımı tereddüt etmeden soldaki kısma attım ve yaptığımı biliyordum. | TED | اندفعت قدمي نحو الجدار من على اليسار بدون تردد، وعلمت أنني قد فعلتها. |
dedim. Bunu topluluğa karşı dile getirirsem finansal bir kayıp yaşayacağımı biliyordum | TED | وعلمت أنني لو تحدثت عن ذلك علنا، سأواجه خسارات مادية. |
biliyordum ki bir gün oralarla ilgili haberler paylaşmakla, oraları korumaya çalışmakla ilgili bir şeyler yapacaktım. | TED | وعلمت أنني في يوم ما سوف أقوم بشيء سيساعد على حمايته ونقل رسالته - القطب الشمالي - |
Filmler için seçmelere katılıp böylece belki bir oyuncu olabileceğimi biliyordum ama hâlâ profesyonel dansçı olmakla ilgili büyük hayallerim vardı. Bu kadının on bir yaşındaki beni oyuncu olma konusunda ikna etmesi için bundan çok daha fazla çaba göstermesi gerekiyordu. | TED | وعلمت أنني سأجري تجربة أداء لأفلام وربما أصبح ممثلة، لكنني لازلت أحمل أحلاماً كبيرة بأن أصبح راقصة محترفة، فكان على تلك المرأة أن تبذل جهداً أكبر من ذلك فيما لو أرادت أن تقنعني وأنا في الحادية عشرة من العمر بأنني سأصبح ممثلة. |
(Kahkaha) (Alkış) Kendimi geliştirmeye devam edersem ve sınırlarımı zorlarsam, fırsatların geleceğini biliyordum. | TED | (ضحك) (تصفيق) وعلمت أنني لو استمريت في تحسين نفسي وبذل كل جهدي، فسوف تأتي الفرص. |
Axehampton'dan yolcu bulabileceğimi de biliyordum. | Open Subtitles | وعلمت أنني سأحصل على ركاب في (اكسهامبتون) |