Buzlarla kaplı bir göle düştü ve boğuldu. | Open Subtitles | سقطت في مياه بحيرة متجمّدة وغرقت |
Altın vuruş yapıp küvette boğuldu. | Open Subtitles | أخذت جرعة زائدة وغرقت في مغطس الحمام |
Yüksek dozdayken kalbi durmadan önce boğulmuş olabilir. | Open Subtitles | ربما كانت في طريقها للتعرض لأعراض الجرعة المفرطة وغرقت قبل أن يتوقف قلبها |
Ayağı kaymış, havuza düşüp boğulmuş olabilir mı? | Open Subtitles | أتعتدين أنها انزلقت بشكل عرضي وسقطت في حمام السباحة وغرقت ؟ |
Ters döndü ve sanki üzerine basılan bir hacıyatmaz gibi zarifçe süzülerek battı. | Open Subtitles | -لقد انقلبت وغرقت دون أدنى حركة -كما يغرق البرميل في بركة من المياه |
Ben kullanıyordum ama kontrolü kaybettim bir göl gördüm boğuluyordum | Open Subtitles | كنت أقود ثم فقدت السيطرة على السيارة وإصدمت في البحيرة وغرقت |
Ve sonra uzaklaştı ve boğuldu. | TED | وابتعدت وغرقت. |
Bir amaç uğruna denize girdi ve boğuldu. | Open Subtitles | كانت في البحر وغرقت |
Danny kız kardeşim Sarah'ı alıp tekneyle denize açıldı ve Sarah, Whale Harbor'ın dibinde boğuldu. | Open Subtitles | اصطحب (داني) أختي (سارا) في جولة على قارب وغرقت في أعماق (ويل هاربور) |
Sarah boğuldu falan filan. | Open Subtitles | وغرقت (سارة)، وحدث كل ذلك فيما بعد |
Sonunda, sahilde bayılıp gelgit oluşunca boğulmuş. | Open Subtitles | في نهاية المطاف ، تُوفيت على الشاطيء وغرقت عندما أتى المد والجزر وسحبها |
Şok dalgası hasar verdi ve battı. | Open Subtitles | الموجة الناتجة عن الصدمة سببت ضرر فادح وغرقت للأسفل |
Savaş denizaltısı ile irtibat kesildi ve Orta Pasifik'te okyanus zeminine battı. | Open Subtitles | انقطع الاتصال بغواصة عسكرية، وغرقت في قاع أواسط الأطلسي |
Atım öldü, neredeyse boğuluyordum. | Open Subtitles | حصاني مات، وغرقت تقريبا. |