Örneğin, saldırganın kurbanlarını bıçaklamadan önce vuruyor olması durumu hızlı ve etkili bir şekilde kontrol altına almaya ihtiyacı olduğunu gösterir. | Open Subtitles | على سبيل المثال, واقع ان المجرم يطلق النار على ضحاياه يشير الى انه يحتاج الى وسيلة سريعة وفعالة للسيطرة على الموقف |
Fakat veterinerler çok özel ve etkili tedavi, hatta kendini yaralayan hayvanlarda bunun tekrarlanmasını önleme tekniklerine sahipler. | TED | ولكن الأطباء البيطريين يملكون طرقاً خاصة وفعالة جداً لعلاج إيذاء النفس وحتى الوقاية منه في حيواناتهم التي تؤذي نفسها. |
Aslında zaten böyle bir cihazımız var, adı da insan iletişim sistemi ve etkili hikâye anlatımı. | TED | ولكن في الواقع، نحن نمتلك هذا الجهاز بالفعل، ويدعى نظام التواصل الإنساني وهو أداة مؤثرة وفعالة في رواية القصص. |
Tıbbi marihuana onlara hastalıklarını verimli, etkili ve aynı zamanda etkin ve rahat bir şekilde yönetmelerine olanak sağlıyor. | TED | وسمح لهم تدبر صحتهم بطريقة كانت مثمرة ونشطة وفعالة ومريحة بالنسبة إليهم. |
Yine de gerçek gücü karada değil gelmiş geçmiş en acımasız ve en etkin askeri güçle hüküm sürdükleri denizdeydi: | Open Subtitles | حينها لم تكن قوتها على الأرض فقط ولكنامتدتللبحرحيث حكموا.. بواسطة أكثر قوة عسكرية صارمة وفعالة عرفها التاريخ. |
Rubin polenleri karıştırarak bir tür marijuana üretti sadece çok etkili olmakla kalmıyor... bugünün uyuşturucu testleri ile belirlenmesi de imkansız. | Open Subtitles | إستعملَ روبن لقاح متبدل لتَطوير الحشيشة وكانت غير مضرة .. وفعالة |
Oldukça etkili, birinci sınıf patlayıcılardır bunlar. | Open Subtitles | إنها متفجرات من النوع الجيد وفعالة للغاية |
Beni yanlış anlamayın -- bu nispeten sabit ortamlarda nispeten basit zorlukları ele almanın fevkalade kolay ve etkili bir yolu. | TED | الآن، لا تفهموني بشكل خاطئ - إن هذه وسيلة عملية وفعالة بشكل رائع للتصدي للتحديات البسيطة في بيئات مستقرة نسبيا. |
Bu teknikler, araştırmacılara etkili ve güvenli aşılar geliştirmelerine izin verdi– ilk önce çiçek hastalığı için ve tekrar 1921 yılında bilim insanlar TB ile savaşmak için BCG aşısını geliştirdiklerinde. | TED | هذه التقنيات سمحت للباحثين تطوير أدوية ولقاحات موثوقة وفعالة الأول للجدري، ومرة أخرى في عام 1921، عندما طور العلماء لقاح بي سي جي لمكافحة داء السل |
Ama operasyon çabuk ve etkili olmalı. | Open Subtitles | ولكن العملية يجب أن تكون سريعة وفعالة |
Senin adını verdi. Oldukça hızlı ve etkili olduğunu söyledi. | Open Subtitles | ذكركِ بالأسم قائلا أنكِ سريعة وفعالة |
Ve etkili, çok etkili. | Open Subtitles | وفعالة فعالة جدا |
Çok keskin ve etkili. | Open Subtitles | حادة جداً، وفعالة جداً |
İşkence kolay ve etkili bir yoldur. | Open Subtitles | التعذيب وسيلة سهلة وفعالة |
İstasyon X'in şifre kırıcıları, oldukça etkili olduklarını kanıtladılar, ve Turing'in katılımı hayati rol oynadı. | Open Subtitles | والذى انشئ لاختراق شفرات ورموز العسكرية الألمانية مخترقى الشفرات بالمحطة اكس اعطوا نتائج رائعة وفعالة وكانت اسهامات "تورينج" فى غاية الاهمية |
İşkence kolay ve etkili bir yoldur. | Open Subtitles | التعذيب وسيلة سهلة وفعالة |
Yine de gerçek gücü karada değil gelmiş geçmiş en acımasız ve en etkin askeri güçle hüküm sürdükleri denizdeydi: | Open Subtitles | حينها لم تكن قوتها على الأرض فقط ولكنامتدتللبحرحيث حكموا.. بواسطة أكثر قوة عسكرية صارمة وفعالة عرفها التاريخ. |
Filmdeki sesler çok etkin ve etkiliydi. | Open Subtitles | كانت الأصوات في الفيلم مؤثرة جدا وفعالة جدا، |
Hızlı, etkin bir yöntemdir. | Open Subtitles | طريقة سريعة، وفعالة ولكن تلك الجثث |