İnşallah benim kızım da babasına, senin kadar sadık olur. | Open Subtitles | أتمنى أن تكون إبنتي وفية لي كما أنت وفية لوالدك. |
"Almanya'da bile Masurenliler kadar sadık bir yer olduğuna inanmıyorum." | Open Subtitles | انا لا اصدق ان في ارض بألمانيا وفية مثل ماسوريا |
Sen bana asla sadık olmadın, bende sana sadık davranmadım. | Open Subtitles | لم أكن وفية لكِ أبداً ولم تكونِ وفية لي قط |
sadıksın, komiksin. | Open Subtitles | من ثلاثتنا , أنتِ وفية مضحكة. |
Patronlarına uzun süredir tereddütsüzce sadıktı ancak bir anda onlara karşı geldi. | Open Subtitles | كانت وفية بدون تردد من أجل موظفيها زمن طويل و بعدها تحولت ضدهم بهذه السرعة |
Merhaba Bak Lynette belki kuaförüne sadıktır | Open Subtitles | اسمع قد تكن لينيت وفية لمصفف شعرها |
Diğer yarısına ise eşinin sadık olduğunu ancak kocasının çok kıskanç olduğunu söyledik. | TED | وللنصف الآخر قمنا بإخبارهم أن زوجته وفية للغاية ولكن زوجها شديد الغيرة |
Ekselanslarına yıllardır sadık, son zamanlarda çok italyan ve tutkulu bir işe başladı. | Open Subtitles | وفية لسعادته منذ سنوات بدأت مؤخرا علاقة غرامية بايطالي صميم وعاطفي |
Şüphesiz, o size iyi bir eş olacak siz de sadık bir koca. | Open Subtitles | سوف تكون بلا شك زوجة وفية وأنت ستكون زوج مخلص |
sadık bir vatandaşı ülkesine veya bir eşi kocasına ihanet ettirebilecek kadar becerikli biri. | Open Subtitles | قادر على التلاعب بما فيه الكفاية لإقناع مواطنة وفية لتخون بلادها او زوجة لتخون زوجها |
Ve Charlie'ye sadık kalarak, hayatımı eskisi gibi cazip hale getiriyorum. | Open Subtitles | وبكوني وفية و مخلصة لتشارلي , أجذب الهراء نفسه لحياتي |
sadık olacağım kimse kalmadığı için sadakatten anlamadığımı sanma. | Open Subtitles | لا تظن إنني لا أفهم معنى الوفاء فقط لأنني لم يتبقى لي أحد لأكون وفية له |
Hiç kimseye sadık olduğunuda sanmıyorum. | Open Subtitles | لا اظن بأنكِ كنتِ وفية لأي شخص على الإطلاق |
sadık bir sakinden beklenmedik yatırım. | Open Subtitles | إنما مجرد استثمار غير متوقع من مواطنة وفية |
Her ay ona verdiği 40 dolarla sana sadık kalacağını düşündün. | Open Subtitles | ربما اعتقدتي أن الأربعين دولاراً التي تضعينها شهرياً في حسابها في السجن , ستبيقها وفية لك. |
Onu sevmeyi, rahat ettirmeyi onurlandırıp yanında tutmayı, hastalıkta ve sağlıkta ve başkalarından vazgeçip ona sadık kalarak birlikte olmayı kabul ediyor musun? | Open Subtitles | لتحبيه و تواسيه لتكرميه و تحافظي عليه في السراء و الضراء و ان تنسي كل الاخيرين و تكوني وفية له |
Kopyacı katiller, inanılmaz şekilde aslına sadık olabilir. | Open Subtitles | النائب العام: القتلة التقليد يمكن أن تكون وفية بشكل لا يصدق. |
Burada kalanlar sen ve benim kadar sadık, öyle değil mi? | Open Subtitles | إذ أن القلة المتبقية هنا تعد وفية بقدري و إياك , أليس كذلك ؟ |
Ayaklanma sonrası gerekeni yaptım ama daima sadık kaldım. | Open Subtitles | فعلت ما اضطررت إليه بعد الثورة، لكنني بقيت وفية. |
Tanrım. Hâlâ Grimm'e sadıksın. | Open Subtitles | يا إلهي، لا زلت وفية للغريم |
Bembeyaz kürkü, yemyeşil gözleri vardı daha ben ona kanımı vermeden bile aklının alamayacağı kadar sadıktı. | Open Subtitles | -أوه! -جلد ابيض وعينين خضراوتين، وفية لك إلى حد لا تتخيله، |
Sara, Shepard Sterling Bosch'a ne kadar sadıktır? | Open Subtitles | (سارة) كم (شيبرد) وفية لـ(ستيرلينغ بوش)؟ |