| Yeni arabalar için bir mağaza açacağız ve zamanla üretime geçeceğiz. | Open Subtitles | سنفتتح محلاً لبيع السيارات الجديدة عندما نستطيع وفي الوقت المناسب سنبدأ بإنتاج السيارات |
| ve zamanla, yok olup gideceklerdir. | Open Subtitles | وفي الوقت المناسب سوف تتلاشى بعيدا |
| Hem de tam Cadılar Bayramı zamanında gelecek. | Open Subtitles | وفي الوقت المناسب للهالوين الإسبوع المقبل |
| Araba kazası. Hem de tam zamanında. | Open Subtitles | حادث سيارة وفي الوقت المناسب |
| Doğru zamanda, doğru ellere, doğru görüntüleri vererek, tam bir etki yaratabiliriz. | TED | من خلال وضع الصور الصحيحة في الأيادي الصحيحة وفي الوقت المناسب, يمكننا حقا أن نخلق التأثير. |
| Eğer doğru zamanda, doğru yerdeysen herkes, çıkıp daha iyi bir dünya kurabilecek güce sahiptir. | Open Subtitles | لو كنت في المكان المناسب وفي الوقت المناسب فبإمكان أي شخصٍ أن يجعل العالم أفضل. |
| Hem de tam o anda. | Open Subtitles | وفي الوقت المناسب بالضبط |
| Hem de tam zamanında. | Open Subtitles | وفي الوقت المناسب |
| Hem de tam zamanında. | Open Subtitles | وفي الوقت المناسب |
| Hem de tam zamanında. Bart başka bir boyutta olduğunu iddia ediyor. | Open Subtitles | وفي الوقت المناسب (بارت) يدعي أنه في بُعدٍ آخر |
| Bu sahnede durup doğru zamanda, doğru kelimeleri, doğru vurguyla söylersin. | Open Subtitles | قل الكلمات المناسبة باللهجة المناسبة وفي الوقت المناسب |
| Kıyılarda avlanmak için, doğru zamanda doğru yerde olmak zorundasınız. | Open Subtitles | لتصطاد على الساحلِ، يجب أن تكون في المكان المناسب وفي الوقت المناسب تماما. |
| - Doğru zamanda doğru yerde. | Open Subtitles | في المكان المناسب، وفي الوقت المناسب |
| Ve bizi kurtarmaya çalıştıklarında doğru zamanda doğru aynanın karşısında olmak zorundayız. | Open Subtitles | {\pos(190,200)}وعندما يحاولون إخراجنا فعلينا التواجد أمام المرآة ذاتها وفي الوقت المناسب |