..ve her sabah herşeye sanki ilk defa görmüş gibi bakar. | Open Subtitles | وفي كل صباح أراه ينظر إلى كل شيء فيها وكأنه يراه للمرة الأولى |
her sabah kahvaltı istedin mi diye soruyorsun, her sabah kahvaltı geliyor. | Open Subtitles | في كل صباح تسأل عن الفطور وفي كل صباح يأتي الفطور |
her sabah bu kayalıklarda oturur ve denizin üstünde güneşin doğuşunu izlerdik. | Open Subtitles | وفي كل صباح كنا نجلس على تلك المنحدرات ونشاهد الشمس وهي ترتفع فوق البحر |
her sabah, Summer, çürüyen cesedimden 18 metre uzaklıkta kahvaltı ediyorum. | Open Subtitles | وفي كل صباح يا سمر أتناول الافطار على بعد 20 متر من جثتي المتعفنة |
her sabah uyandığımda yanlış kişiye yanlış bir şey söylememeyi kendime hatırlattım. | Open Subtitles | وفي كل صباح أستيقظ، أذكر نفسي ألا أقول ما لا يلزم للشخص الخاطئ |
Fabrikadan biraz selenyum aldım ve her sabah kahvesine biraz kattım. Tanrım... | Open Subtitles | أخذتُ بعض "السيلينيوم" من المصنع وفي كل صباح ، أضع قليلاً منه في قهوته |
Doyurdum... yıkadım, yatırdım, ve her sabah kim olduğumu soruyor. | Open Subtitles | لقد... أطعمتها, وحممتها ووضعتها في سريرها وفي كل صباح ما زالت تسألني من أنتِ |
her sabah onlarla oynamaya gitmek isterdi. | Open Subtitles | وفي كل صباح كان يريد أنْ يذهب معهم. |
her sabah 05.30'da beden eğitimi olduğunu öğrendim. | TED | وجدت أنه وفي كل صباح عند الساعة 5:30، يوجد تدريب بدني (PT). |
her sabah | Open Subtitles | وفي كل صباح |