Burayı kiraladığını söyledi, yardım gerekebilirmiş. | Open Subtitles | وقال أنّك قمت بإستئجار تلك الأرض وأخبرني أنّك بحاجة للمساعدة |
İnternet sitesi için fotoğraf çekimi yapılması gerekiyormuş. Beni önerdiğini söyledi. | Open Subtitles | احتاج لأحد يلتقط صورًا لأجل الموقع الإلكترونيّ وقال أنّك ذكرتني. |
- Dedektif Broyles sizin için aradı. Birini aradığınızı söyledi. | Open Subtitles | اتصل التحرّي (برويلز) لأجلك، وقال أنّك تبحثين عن شخص ما؟ |
Onunla konuştuk. Onu bara senin gönderdiğini söyledi. Bu demek oluyor ki Claire ve Jesse'nin orada olduğunu biliyordun. | Open Subtitles | لقد تحدّثنا إليه، وقال أنّك أرسلته لتلك الحانة، ممّا يعني أنّك كنت تعلم أنّ (كلير) و(جيسي) كانا هُناك. |
Çalmayacağını söyledi. | Open Subtitles | وقال أنّك لنْ تعزف |
Çünkü az önce Zach'le konuştum ve onlarla olmadığını söyledi. | Open Subtitles | لأنني أغلقت الخط مع (زاك) للتو وقال: أنّك لست معهم حتى |