Kyle'la burada olup olmamasını umursayamayacak kadar çok zaman geçirmiş olmak beni düşündürüyor. | Open Subtitles | إنني خائفة لأني قضيتُ وقتاً كثيراً و أنا لا أهتم لوجود كايل هنا |
Bence o üniversiteleri değil de üniversitelerin üzerine çok zaman ayırdığı ders bazlı sistemi eleştiriyordu. | TED | أعتقد أن ما كان يشتكي منه ليس الجامعات بل طريقة إلقاء المحاضرات بحيث تستغرق العديد من الجامعات وقتاً كثيراً عليها. |
Neden bu kadar çok vakit geçirdiğimizi düşünüyordun ki? | Open Subtitles | امذا بإعتقادك أننا نمضي وقتاً كثيراً مع بعض؟ |
Hayır etmedim. Ama kendisi burada çok vakit geçiriyor. | Open Subtitles | ليس بالضبط، لكنّها تقضي وقتاً كثيراً هنا |
Casinoda çok fazla zaman harcıyorsun ve ben sende bir problem olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | أنتي تمضين وقتاً كثيراً في الكازينو وأعتقد أن لديّك مشكلة |
Oh, özür dilerim. Casinoda çok fazla vakit harcadım. | Open Subtitles | آسفة ، كنت أقضي وقتاً كثيراً في الكازينو |
Şimdi, beni dinle. Şu adamlar buraya ulaşana kadar Fazla vaktimiz yok. | Open Subtitles | اسمع الآن ، ليس هناك وقتاً كثيراً قبل أن يصل أولئك الرجال |
Zaten birlikte fazlasıyla zaman geçiriyoruz. | Open Subtitles | لقد قضينا بالفعل وقتاً كثيراً معاً |
Yazar karakterleri oluştururken çok zaman harcar, ve okuyucuyu baştan çıkarmak için... | Open Subtitles | لقد تطلب ذلك من الكاتب وقتاً كثيراً لكي يطور الشخصية و قد قام بإغواء القارئ بواسطة |
Böyle yapmamalıydı. çok zaman harcadı. | Open Subtitles | ما كان يجب عليها فعل ذلك لقد بددت وقتاً كثيراً |
Biliyor musun, bunların hepsini bir kerede yapsaydık bana çok zaman kazandırırdı. | Open Subtitles | سيوفر لي وقتاً كثيراً لو أنني فعلت هذا مرة واحدة |
Bu ailede çok zaman alabilir. | Open Subtitles | وفي هذه العائلة، هذا من الممكن أن يكون وقتاً كثيراً جداً جداً. |
Bu en sevdiğim pencereydi, orada çok vakit geçirdim. | Open Subtitles | هذه كانت نافذتي المفضلة لقد قضيت وقتاً كثيراً هناك |
Acınası planın ile çok vakit harcadın. | Open Subtitles | لقد أضعتي وقتاً كثيراً على خطتك المثيره للشفقه |
Olmaz. çok vakit kaybederiz. Acele edelim. | Open Subtitles | لا، هذا سيأخُذ وقتاً كثيراً أنا فى عُجلة من أمري. |
- Eminim öyledir. - Ama salonda çok vakit geçiriyordu. | Open Subtitles | سأراهن على ذلك - لكنه استهلك وقتاً كثيراً في الجمابز - |
Sorununun olduğunu düşünüyor çünkü tek başına çok fazla zaman harcıyorsun. | Open Subtitles | إنها تعتقد انك كنت في مشكلة لأنك تقضي وقتاً كثيراً مع نفسك |
İyileşmesi fazla zaman almaz, şimdi bununla ilgileneceğiz. | Open Subtitles | لن تتطلب وقتاً كثيراً للشفاء خاصة بعد أن سحبنا العود |
İşimden dolayı fazla vakit geçiremedik. | Open Subtitles | نحن لم نجلس معاً وقتاً كثيراً , وهذا بسبب طبيعة عملى , وكل هذا |
Son zamanlarda birlikte oldukça fazla vakit geçirmeye başladınız. | Open Subtitles | هه ، لقد أصبحتما تقضيان وقتاً كثيراً معاً في الآونة الأخيرة |
Fazla vaktimiz kalmadı, çocukların oksijeni bitmek üzere. | Open Subtitles | . ليس لدينا وقتاً كثيراً , هؤلاء الناس ينفذ الهواء لديهم |
Evet. Claire kaybolduğundan beri onunla fazlasıyla zaman geçirdiğinize eminim. | Open Subtitles | حسناً, أنا متأكد أنكَ تقضي وقتاً كثيراً معها (منذ إختفاء (كلير |