"وقتهم" - ترجمة من عربي إلى تركي

• vakit
• zamanı
• vakitlerini
• zamanını
• zamanlarının
• zamanları
• zamanından
• zamanlarını
• zamanın

Çocukların nasıl vakit geçirmeleri gerektiği konusunda çok sabit fikirliydi.
رأيها كان مستبد بخصوص كيف يجب على الأطفال قضاء وقتهم

Başkalarıyla ilgilenerek vakit harcayanların ölüm oranlarında stres sebepli hiçbir artış gözlenmedi.
فالأشخاص الذين قضوا وقتهم في الاهتمام بالأخرين لم يظهرو أي ارتفاع في نسبة خطر الوفاة بسبب الضغط.

Doğru zamanı kolluyorlar ve işi bitiriyorlar.
إنهم يعلمون ما يفعلونه و يأخذون وقتهم و ينهوا عملهم

Ama zamanı dolmuş kimsenin hayatını kurtarma.
لكن لا تنقذي حياة الأشخاص الذين أتى وقتهم

Ama vakitlerini boşa harcıyorlar.
لكن وقتهم سيضيع سدى، أؤكد لكِ ذلك، هنالك أمر وحيد يمكنكِ إسداؤه لي

Herhangi birinin bu konuda yardım etmeyi isteyip istemeyeceğinden, ve böyle bir şeye zamanını ayıracağından kuşkuluydum.
انتابتني الشكوك عن إذا ما كان أي شخص يودّ مساعدتي في ذلك، والتخلي عن وقتهم الثمين من أجل شيءٍ من هذا القبيل.

- insanların umuda ihtiyacı var.. zamanlarının çoğunu sinemada harcarlar..
الناس فقدوا الأمل، وأمضوا تقريباً كل وقتهم في صالات السينما

Kendi zamanları içinde, kendi adımları ile izlerler. Ve büyük ihtimalle bunun en az takdir edilen kısmı
يمكنهم مشاهدتها في وقتهم الخاص، بوتيرتهم الخاصة وعلى الأرجح أقل تقدير من هذا الجانب هو

Bazı insanlar zamanından önce ölürler, diğerleri bu sayede yaşayabilsin diye.
بعض الأشخاص يموتوا قبل وقتهم و الآخر ينال فرصة العيش

Ben, çoğumuz gibi, insanları değiştirmenin ne kadar zor olduğundan şikayet ederek çok vakit harcıyorum, ve bundan çok da şikayetçi olmamız gerektiğini düşünmüyorum.
حسنا، أنا مثل الآخرين منا الذين يقضون وقتهم بالتذمر كيف أنه من الصعب تغيير الآخرين، ولا أعتقد أنه علينا خلق مشكلة كبيرة من ذلك.

Onu lrma'nın evinde arayarak boşa vakit kaybediyorlar.
انهم يهدرون وقتهم فى البحث عنه عند ايرما

vakit kaybı. Hepsine yetecek kadar arazi yok.
أنهم يضيعون وقتهم لا يوجد أرض كافيه لهم جميعا

Burada dua edenler vakit kaybediyorlar.
أقول ان الناس الذين يصلون هنا يضيعون وقتهم

Ya öyle ya da doğru zamanı kolluyorlar, saldırmak için doğru anı bekliyorlar.
إما هذا , أو هم ينتظرون وقتهم ينتظرون اللحظة المناسبة للهجوم

10 saniye ihtiyacım olan her şey. Çok geç kaldın rahip. Bu onların zamanı şimdi.
إذاً فالـ 10 ثوانٍ هي كلّ ما أحتاج، تأخـّرتَ كثيراً أيّها القِسّ، هذا وقتهم الآن.

Tüm ihtiyacım olan 10 saniye. Geç kaldın keşiş. Artık onların zamanı geldi.
إذاً فالـ 10 ثوانٍ هي كلّ ما أحتاج، تأخـّرتَ كثيراً أيّها القِسّ، هذا وقتهم الآن.

Çoğu vakitlerini hayvanlarla geçirirler, malum.
حسناً, إنهم يقضون معظم وقتهم مع الحيوانات, كما تعرفين

Briç oynamak varken erkeklerin vakitlerini Porto şarabı içerek geçirmelerini istemiyorum.
أنا أرفض أن أترك الرجال يضيعون وقتهم في الشرب بينما من الممكن لعب البريدج

Cadılar bütün vakitlerini çocukları öldürme planları ile geçirirler.
الساحرات يقضون وقتهم في التآمر لقتل الأطفال.

Öyle bir altyapımız var ki, belirli bir oranda insanın bütün zamanını araştırma yaparak geçirmesine olanak tanıyor.
لدينا بينة تحتية تساعد نسبة معينة من الناس على قضاء كامل وقتهم في البحث العلمي.

Solaklar azınlıkta olduğundan sağlak ve solak oyuncular zamanlarının çoğunu sağlaklara karşı antrenman yapmakla geçirir.
بما أن العسراء أقلية من البداية، كلا المنافسين العسراء واليمينيين سيقضون معظم وقتهم مقابلين ومتدربين ضد يمينيين.

Eminim bununla oynayacak yeterince zamanları olmadı.
أنا متأكد أنهم لا يضيعوا وقتهم للعب معها

12'sinin zamanından önce öldüğü söyleniyor.
وَ 12 من هؤلاء الناعين يقولون أنّهم ماتوا قبل وقتهم

Insanların nasıl düşündükleri, etrafındaki dünyayı nasıl gördükleri, zamanlarını ve enerjilerini nasıl kullandıkları ile ilgili.
لكنها تمثل تفكير الناس، و كيف يرون العالم من حولهم، كيف يستخدمون وقتهم و طاقتهم.

O günlerde, Freemasonluk zamanın en bilgili grubuydu.
من أكثر الناس إهتماماً بالعلوم في وقتهم لذا , فإذا أردت أن تكون أحدهم فعليك قراءة علوم مكتبتهم السرية