Cinayet saatinde kampüs içinde olan herkesi belirlemeye çalışıyoruz. | Open Subtitles | نحن نتعقب كل شخص كان في الأكاديمية وقت الجريمة |
Telefon kayıtları Cinayet saatinde nerede olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | سجلات الهاتف بينت أنها كانت على هاتفها في وقت الجريمة |
Gelen bilgiye göre, şu dördü cinayet sırasında yerel bir boks salonundalarmış. | Open Subtitles | يبدو بأن هؤلاء كانوا يشاهدون المعارك في صالة التدريب المحلية وقت الجريمة |
cinayet sırasında 14 yaşında falan olmalı sanırım yani bu zamana kadar bir şey yapamadı. | Open Subtitles | كانت تبلغ 14 وقت الجريمة صغيرة جدا لتتخذ أي إجراء لغاية الان |
"Suç Zamanı". 2000 kadar çağrı geldi. | Open Subtitles | برنامج (وقت الجريمة) كان هنالك 2000 إتصال |
Millet bulaşmadan duramayacağını biliyor. Bu yüzden seni "Suç Zamanı" programına dâhil edecekler. | Open Subtitles | الجميع يعرفون أنك لن تبتعد لهذا يكلفك بمتابعة (وقت الجريمة) |
Bir önemsiz e-posta hesabından ama cinayet saati civarlarında bir bardaki buluşmadan bahsediyor. | Open Subtitles | .إنها من حساب ملغم ولكنها تذكر .لقاء في الحانة في نفس وقت الجريمة |
Yine de Cinayet anında çocuğun gerçekten orada olup olmadığını düşünmek için sebepler var. | Open Subtitles | هناك شك كافي للتساؤل إن كان قد تواجد هناك في وقت الجريمة. |
Dokuzunun Cinayet saatinde sağlam gerekçeleri var. | Open Subtitles | حظي تسعة منهم بحجج غياب متينة عند وقت الجريمة |
Cinayet saatinde iş'te olduğuna dair her türlü kanıt var, damgalı masai kartı, güvenlik kamerası görüntüleri. | Open Subtitles | لدينا جميع الأدلة أنه كان بالعمل في وقت الجريمة بطاقة العمل المختومة, وكاميرات المراقبة |
Cinayet saatinde sörf tahtası olan gri Escalade'yi oradan ayrılırken görmüş. | Open Subtitles | يتذكر رؤيته لسيارة " سكاليد " فضية بحمالة سطحية تغادر حول وقت الجريمة |
Hepsinin Cinayet saatinde tanığı var. | Open Subtitles | جميعهم لديّهم أعذار في وقت الجريمة |
Cinayet saatinde Soho'da sokak kameraları tarafından görüntülenmiş. | Open Subtitles | كاميرات شوارع أمسكت به في سوهو " وقت الجريمة " |
Bu adam dışında herkesin cinayet sırasında nerede bulunduğuna açıklama getirebiliyorum. | Open Subtitles | يمكنني الاعتماد على كل شخص كان وقت الجريمة متواجد عدى هذا الرجل كيف تنطق اسمه ؟ |
Anlıyorum ki, efendim, cinayet sırasında çiftlikte olan tek kişiymişsiniz. | Open Subtitles | أفهم أنه كنت الوحيد في الحظيرة وقت الجريمة |
Bu iplik, katilin cinayet sırasında giydiği bir şeyden kopmuş olabilir. | Open Subtitles | ذلك الليف لربما جاء من الشيء، القاتل كان يلبس في وقت الجريمة. |
cinayet sırasında 14 yaşında falan olmalı sanırım yani bu zamana kadar bir şey yapamadı. | Open Subtitles | كانت تبلغ 14 وقت الجريمة صغيرة جدا لتتخذ أي إجراء لغاية الان |
cinayet sırasında, su tankı hilesini icra ettiğinizi söylemiştiniz. | Open Subtitles | وقت الجريمة قتل كنت تؤدي حيلة الماء |
Evet, tamam, "Suç Zamanı" programıyla ilgilenebiliriz. | Open Subtitles | نعم حسناً، (وقت الجريمة) يمكننا المتابعة |
"Suç Zamanı" programı hafızanızda bir şeyler canlandırdı mı, Bayan Byrne? | Open Subtitles | إذن أكان شيئاً في برنامج (وقت الجريمة) ما أثار ذاكرتك يا آنسة (بيرن)؟ |
"Suç Zamanı" programım gayet güzel çalışıyor. Adamı sıkıştırıyoruz, ...artık ünlü biri. | Open Subtitles | إذاعة (وقت الجريمة) خاصتي ناجحة حقاً إننا نضيق الخناق عليه |
Ama hiç birinin cinayet saati sıralarında belediye başkanının evinin yakınlarında olduğunu kanıtlayan birşey bulamadık. | Open Subtitles | لكن لم نتمكن من تقريب أي منها إلى منزل المحافظ عند وقت الجريمة |
Cinayet anında, su tankeri hilesi yaptığını söylemiştin. | Open Subtitles | في وقت الجريمة قلت كنت تجري حيلة تخزين الماء |
Doğrulayabiliriz ama cinayet zamanı tatilde olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | سنثبت ذلك، لكن اعتقد أنه كان في إجازة في وقت الجريمة |