Yoon oppayla dün iyi vakit geçiresiniz diye bugün geldim. | Open Subtitles | أتيت اليوم حتى تقضي وقت جيد مع يون أوبا أمس. |
Bilmem, güzel bir mekanda iyi vakit geçirirsem olay çıkarmam diye olabilir belki? | Open Subtitles | لا أدرى , لنمضى وقت جيد فى مكان ما حتى لا أسبب المتاعب |
Tam da aradığım şeydi, hiç bağlılık olmadan iyi vakit geçirmek. | Open Subtitles | لقد كانت تماماً ما رغب به وقت جيد بدون أي ارتباط |
Bununla sorunu olan varsa, şu an istifa için iyi bir zaman. | Open Subtitles | اذا كان لدي احدكم مشكله مع هذا فهذا وقت جيد لتقديم الاستقاله |
İyi zaman geçirsin. Yalnız kalmasın diye. | Open Subtitles | اجعلها تقضي وقت جيد وأتأكد انها لا تشعر بالوحدة |
Seninle gerçekten güzel vakit geçirdim bir parçam bunu asla bitirmek istemese de bunu daha önce bir başkasıyla yaşadım. | Open Subtitles | لقد قضيت معك وقت جيد وجزء منى لا يريد أنهاء الأمر ولكن هذا حدث معى من قبل مع شخص أخر |
Sammy'i üzmenin tam sırası diye düşünmedim. | Open Subtitles | وقت جيد للبقاء مع سامي وأغلق على نفسي لبضعة أشهر |
Ben de şuna karar verdim. Şu an bunun için uygun bir zaman. | Open Subtitles | حسناً ، لقد قررت ، أعنى هذا وقت جيد مثل كل الأوقات |
Leilei'nin, fiziksel alemden ya da diğer alemlerde acı çekenlere yardım etmenin iyi vakit geçirmek olduğunu, bunu zevk alarak yaptığını söylemesini seviyorum. | TED | أحب قول ليلي ان مساعدة من يشعرون بالسوء بطريقة مادية أو بأي طريقة أخرى هو قضاء وقت جيد, عملها عن طريق قضاء وقت جيد. |
Oldukça ilginçtir. İyi vakit geçirebilirsin. | Open Subtitles | أنه مسلي جداً عرفت بأنه سيكون لك وقت جيد |
Bir kıza iyi vakit geçirtmeyi biliyorsun, değil mi? | Open Subtitles | أنت حقا تعرف كيف تجعل الفتاة تقضى وقت جيد,أليس كذلك؟ |
- Uzatma. İyi vakit geçirdik. - Önemli bir olay haline getirmemiz gerekmiyor. | Open Subtitles | إنه كان وقت جيد , مما لا يعني أن نجعله قضية كبيرة |
Romanya'da birkaç küçük kaza atlattık... ama genelde iyi vakit geçirdik, değil mi? | Open Subtitles | حسناً,كان عندنا خطئان صغيران في رومانيا لكن على كل حال ,كان لدينا وقت جيد اليس كذلك ؟ ؟ |
Aslında bu benim için iyi bir zaman değil. Çalışmanın ortasındayım. | Open Subtitles | بصراحة, هذا ليس وقت جيد بالنسبة لى انا بمنتصف بعض الاعمال |
Bunun iyi bir zaman olmaması için hiçbir sebep yok. | Open Subtitles | اوه هيا لا يوجد سبب يجعلنا لا نقضي وقت جيد |
Gerçekten iyi zaman geçirdik. Birkaç kere daha çıktık. | Open Subtitles | نحن قضينا وقت جيد وكان لنا عده مواعيد اخرى |
Komşularım iyi zaman geçirmek isteyip istemediğimi sorup duruyor. | Open Subtitles | جيراني يستمرون في سؤالي إذا كنت ابحث عن وقت جيد |
- Randevu gibi. - güzel vakit geçirim, tamam mı? | Open Subtitles | انه موعد , يا شباب اقضوا وقت جيد , حسناً |
Gerçekten eskiden çok iyiyseniz, şimdi konuşmanın tam sırası. | Open Subtitles | إذا كنتما أصدقاء جيدون بالفعل فالآن هو وقت جيد لتتحدثي معها |
- İşte ondan, Annabeth ona söylemek için uygun bir zaman olmadığını söyledi. | Open Subtitles | لذا آنابيث لا تعتقد بأن هذا سَيَكُون وقت جيد لإخبارها |
güzel zaman seçmişsiniz. Güvenlik çok az olur. | Open Subtitles | هذا وقت جيد كي تفعلن ذلك بدون ان يتم القبض عليكن |
Cehennem Silahı 5'i tekrar çekmek için şu an uygun bir vakit olabilir. | Open Subtitles | تعرفون يا رجال؟ هذا وقت جيد لنعيد تصوير Lethal Weapon 5 |
Peki. Sanırım senden bir kaç yüzlük borç istemenin tam zamanı. | Open Subtitles | حسناً الآن يفترض أن يكون وقت جيد لأسألك اذا كنت تستطيع أن تقرضني بضعة مئات |
Güzel günlere bebeğim. | Open Subtitles | وقت جيد , عزيزتى |
Ama sorun şu ki bu doğru bir zaman değil. | Open Subtitles | لكن هل تعليمن ؟ انه ليس وقت جيد |