Önemli bir şey değil... Yetiştiğim dönemde zor zamanlar geçirdim. | Open Subtitles | ليست بالأمر الهام عانيت قليلاً من وقت عصيب خلال نشأتي |
Daha çok olmadığı için üzgünüm ama zor zamanlar geçirdim. | Open Subtitles | وللأسف لايوجد أكثر ولكن كان لدي وقت عصيب |
Bunun sizin için zor bir zaman olduğunu biliyorum ama tüm çalışanların bir listesine ihtiyacım var. | Open Subtitles | اعلم انه وقت عصيب عليك سيدتي. لكني قائمة كل مستأجروك. مايلز. |
tüm bunları konuşmak için zor bir zaman olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | أعلم أن هذا وقت عصيب للتحدث بشأن تلك الأمور. |
- Biraz zor günler geçirdim. - Şimdi her şey yolunda. | Open Subtitles | لقد كنت أعاني من وقت عصيب فحسب الامور تحسنت الآن |
Önemli değil, zor zamanlardan geçtiğinizi biliyorum. | Open Subtitles | من الخرابة التي تسمينها منزلًا لا بأس , أعلم أنك تمرين بـ وقت عصيب |
Teşekkürler. Belli ki çok zor bir dönemden geçiyorsunuz. | Open Subtitles | شكرا , حقيقاً انه وقت عصيب جدا جدا عليكى |
zor bir dönem geçiriyor. Dairesini kaybetti, borçları var, muhtemelen çok utanıyordur. Evet, muhtemelen. | Open Subtitles | هذا وقت عصيب عليه يفقد شقته وغارق بالديون ربما يشعر بالذل |
Bunun görünmek için çok kötü bir zaman olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | لا, اشكركِ أعرف أن هذا وقت عصيب بالنسبة لي لاظهر |
Schmidtsburg'da zorlu zamanlar, değil mi? | Open Subtitles | وقت عصيب في عالم شميث ألا تتفقون معي ؟ |
- Ülkemiz için kritik zamanlar evlat, | Open Subtitles | انه وقت عصيب على بلادنا يابني |
Kardeşim zor zamanlar geçiriyordu, hele de son altı ayında. | Open Subtitles | اخي كان يمر في وقت عصيب كما هو جليّ منذ ستة أشهر |
FBI peşimizde Kabal'la uğraşırken yeterince zor zamanlar geçirdik zaten. | Open Subtitles | كان لدينا وقت عصيب للغاية للتعامل مع الجمعية السرية عندما كان المكتب الفيدرالي يدعمنا نحن بمفردنا الآن |
Oğlunuzun zor zamanlar geçirdiği için üzgünüm ancak bence gitseniz iyi olur. | Open Subtitles | أنا آسف ، إبنك يُعاني من وقت عصيب لكن أعتقد أنه عليك المُغادرة |
tüm bunları konuşmak için zor bir zaman olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | أعلم أن هذا وقت عصيب لأتحدث معكِ بشأن هذا |
Biliyoruz zor bir zaman senin için, ki bizim için de öyle, ve bunun için de çok üzgünüm. | Open Subtitles | بكل وضوح هذا وقت عصيب عليك، كما هو علينا جميعا، وآسفة بشأن ذلك. |
zor bir zaman geçirdiğini biliyorum. Daireni kaybettin, borçların var ve utanç içinde olmalısın. | Open Subtitles | أعلم أن هذا وقت عصيب عليك أن تخسر شقتك وتغرق بالديون |
zor günler geçirdiğinizi biliyorum, bu yüzden yaranızı deşmek istemem. | Open Subtitles | أننى أعلم أنه وقت عصيب لكما لذا سوف لا أقحم نفسى فى أحزانكم |
Bizi zor günler bekliyor diyorsam bana inanmalısınız. | Open Subtitles | صدقوني عندما أقول لكم أن هناك وقت عصيب بانتظارنا |
Çok zor zamanlardan geçtim ve canım çok acıyor. | Open Subtitles | اني اعاني من وقت عصيب جدا وانا اتوجع كثيرا |
Şehrimiz zor zamanlardan geçiyor. | Open Subtitles | إنه وقت عصيب لمدينتنا |
Bildiğiniz gibi üzücü bir olay daha yaşadık. Zaten çok zor günler geçiriyoruz. | Open Subtitles | كما ترون نحن نعانى من مأساه اخرى فى وقت عصيب |
zor bir dönem yaşıyorsun. Kim yaşamadı ki? | Open Subtitles | كان لديك وقت عصيب, من ليس لديه؟ |
Bunun sizin için çok kötü bir zaman olduğunu biliyorum ama onu geri getirmek için eşinizin cesedini kullanmama izin vermenizi istiyorum. | Open Subtitles | اعرف ان هذا وقت عصيب بالنسبةلكلكن.. انا احتاج ان اسألك ان كان في امكاننا ان نستخدم بقايا زوجك كي تعيدها الينا |
Schmidtsburg'da zorlu zamanlar, değil mi? | Open Subtitles | وقت عصيب في عالم شميث ألا تتفقون معي ؟ |
- Ülkemiz için kritik zamanlar evlat, | Open Subtitles | انه وقت عصيب على بلادنا يابني |